2020-11-10 12:58:21

ABD şimdi güllük gülistanlık mı olacak?

Ertanç Hidayettin

10 Kasım 2020, 12:58

Donald Trump ABD için, dünya için en kötü liderlerin başında gelen birisi idi.

Artık yok. Cehennem dingil, dingil!

Henüz şımarık bir çocuk gibi yenilgiyi kabul etmemekte direniyor, ama kendi partisi onu zorla uzaklaştıracak.

Onun gibi ırkçı, cinsiyetçi, beyaz üstünlüğünün savunucusu bir adamın artık televizyon ekranlarını işgal etmeyeceğini düşünmek insana keyif veriyor doğrusu.

Ancak Trump’ın defolup gitmesinin sevinci birçoklarını hiç gerçekçi olmayan bir optimizme itmiş gibi görünüyor.

Trump gitti diye artık ABD’de her şey güllük gülistanlık olacağını sanıyorlar bazıları.

Örneğin, artık ABD’de beyaz polisler, siyahları kurşunlayıp öldürmeyecek mi?

Artık ABD’de siyahlara, diğer etnik toplumlara karşı uygulanan çağdışı ırkçılık son mu bulacak?

Artık ABD’de isteyen istediği makineli tüfeği satın alıp okul basarak öğrencileri katletmeyecek mi?

Artık ABD dış siyasetinde değişiklik mi olacak? ABD artık dünyanın polisi olmaktan vaz mı geçecek?

İlk kez Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak bir siyahın, üstelik bir kadının göreve gelmesi ile optimizm ayyuka çıktı.

Kamala Harris’in bu önemli göreve gelmesi elbette küçümsenemeyecek önemli bir olay.

Kadınlar için, özellikle genç kadınlar için büyük bir ilham kaynağı.

Ancak olayın önemi bununla sınırlı kalmaya mahkum.

Çünkü geçmiş deneyimler gösterdi ki Barrack Hussein Obama’nın Cumhurbaşkanlığı dönemi, Condoleezza Rice, Colin Powell’in çok üst düzeyde hükümet görevlerini yürütmesi ABD’nin olumlu olarak değişmesine katkıda bulunmadı. Hade, çok az katkıda bulundu diyeyim.

8 yıllık Obama döneminden sonra ABD seçmeni ne yaptı? Amerika’nın, dünyanın başına Trump belasını sardı. Çünkü ülkenin sosyal, siyasi sistemi çürük.

Trump Cumhurbaşkanlığı döneminin başlangıcında İran, Iraq, Libya, Somali, Sudan, Süriye ve Yemen’den ABD’ye girişi önledi.

Sanki o ülkelerden çıkan Al Kayde, İŞİD gibi terör gruplarını dünyanın başına ABD sarmamış gibi.

Trump liderliğinin henüz başında Meksika sınırı boyunca bir utanç duvarı kaldırma girişimi başlattı.

Latin toplumlara hırsız, tecavüzcü, esrarkeş gibi suçlamalar yöneltti. Ama ne hikmettir ki Latin toplumların %38i bu seçimlerde yineTrump’a oy Verdi. Bu acaip durumun araştırılması gerekir.

Bu örnekler ve daha birçok zenofobik, ırkçı davranışları ülkesindeki faşist beyaz üstünlüğü savunucularını cesaretlendirdi. ABD’ni iç savaşın eşiğine getirdi, ve ülkenin polarize olmasında büyük rol oynadı.

Coronavirüsü önemsememe siyaseti ülkede dünyanın en yüksek ölüm oranı ile sonuçlandı. Çeyrek milyona yakın Amerikalı yaşamlarını yitirdi.

Tüm bunlara rağmen Demokratlar seçimi güçlükle kazandı. 70 milyonu aşkın Amerikalı yine Trump’a oy verdi.

Her şey kötümser değil. Biden ve Harris’in ilk açıklamaları olumlu görünüyor. Çevre, Filistin ilişkileri gibi konularda ikili olumlu mesajlar veriyorlar. Kadın ve etnik azınlık toplumlardan Kongreye seçilenlerin sayısında artış kaydedildi, v.s.

Ancak şunu hatırlatmakta fayda var. Hiçbir önemli gelişme toplumsal hareketler olmaksızın sağlanmadı. Örneğin siyahların daha 60lı yılların ortalarına kadar karşılaştığı çağdışı ırkçılık, ayrımcılık Martin Luther King, Rosa Parks, Angela Davis, Malcolm X, Siyah Panterler ve daha birçok aktivistlerin mücadelesi ile değişti.

Black Lives Matter (Siyah Canlar Değerlidir) hareketi daha birçok olumlu kıpırdamalar getirmeye başladı. O yüzden oturup siyasetçilerin Amerika’yı, dünyayı değiştirmesini beklemek yapılabilecek en büyük hata olur. Bu bağlamda sivil toplum ve insan hakları örgütlerine çok önemli liderlik rolü düşmektedir.

Gelelim bizimkilere.

Biden ve Harris ikilisin zaferi bizim toplumdan bazı kişileri de çok huzursuz etti. Onların huzursuzluğu başka. Efendim Biden ve Harris Türkiye düşmanı, Yunan dostları imişler.

Anastasiadis Biden için evinde şeftali kebabı ziyafeti sunmuş. Nankör adam! Bizim kebabımızı Rum kebabı diye haspalandı! Belki de kebapdan sonra içtiği kahveyi de Rum kahvesi olarak mideye indirdi namussuz!

Bu baylar ve bayanlar dünyanın ekseninin Türkiye, Kıbrıs etrafında döndüğünü sanıyorlar. Biraz daha keşke Trump kazansaydı diyecekler. Diyen de çıkmadı değil. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın misali.

Diyelim ki dedikleri gibi Biden Türkiye’yi, Türkleri sevmiyor. Bu da çok aptalca, naif bir iddia aslında. Çünkü siyaset çıkar ilişkilerine dayanır. Ama bunun doğru olduğunu varsayalım. Varsın Biden Türkleri sevmesin. Varsın Kıbrıs konusunda Kıbrıslırumlardan yana olsun.

Trump gitti ya, keşke yerine gelenin tek kusurları bunlar olsa.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.