Biden yönetimi İsrail-Filistin krizini yönetemedi

DÜNYA

11 gün süren İsrail-Filistin krizindesaldırgan taraf olan İsrail'in yanında yer alan ABD yönetimi, ilk büyük Orta Doğu sorununda sınıfı geçemedi.

İsrail'in Mescid-i Aksa'da ramazan ayında Filistinlilere yönelik saldırılarıyla başlayıp Gazze'nin bombalanmasıyla devam eden süreç, Joe Biden yönetiminin ilk yılında karşılaştığı en önemli diplomatik meydan okumalardan biri olarak kayıtlara geçti.

Dış politikada odak noktasını Çin ve Rusya'ya karşı Hint-Pasifik ile Doğu Avrupa'ya kaydırma planları yapan Biden yönetimi, bir anda kendini, görece olarak ağırlığını azaltmak istediği Orta Doğu'nun gerçeklik duvarının karşısında buldu.

İsrail'in kendini bölgede var etme biçiminden kaynaklı "üstünlükçü" yaklaşımını Washington'da "var olma" ve "kendini savunma hakkı" olarak tartışmasız şekilde meşrulaştıran ABD'li karar vericiler, Filistin konusunda bir kez daha çuvalladı.

Öte yandan Biden yönetiminin sürekli "sessiz ve yoğun diplomasiye" vurgu yapan açıklamalarının da tartışmaya açık olduğu görülüyor çünkü sahadaki duruma bakınca ABD'nin ateşkesteki etkisinin beklentilerin altında olduğu ortaya çıkıyor.

Biden yönetimi kuşkusuz ateşkes için çok çaba göstermiş, Filistin ve İsrail taraflarının yanı sıra Mısır, Ürdün, Katar ve Suudi Arabistan gibi bölgedeki Arap ülkeleriyle yakın temas halinde olmuştur. Fakat sürecin gelişimine bakıldığında ABD istediği için değil, İsrail'in saldırılarını sürdürmesinin anlamsızlığı net bir şekilde ortaya çıktığı, öte taraftan da Hamas cephesinde Mısır'ın etkisiyle ateşkese varıldığı anlaşılıyor.

Netice; İsrail kaybetti, Biden yönetimi zayıf not aldı

Elbette 11 günlük krizde İsrail'in saldırılarında 65'i çocuk 230 Filistinli sivilin, Hamas'ın roket atışlarıyla da 12 İsrailli sivilin hayatını kaybetmiş olması asıl kayıptır. Ateşkesin ardından Gazze'deki insani kriz de İsrail'in Şeyh Cerrah'ta yapmaya çalıştığı hukuksuz el koyma işlemleri de devam ediyor.

Ancak işin siyasi ve uluslararası ilişkiler boyutuna baktığımızda İsrail'in belki de uluslararası kamuoyundan ve Batı ülkelerindeki meydanlardan en fazla tepki aldığı süreç bu son saldırılar oldu.

İsrail'in Kongredeki en güçlü savunucularından ikisi olan Demokratların Senato Çoğunluk Lideri Chuck Schumer ile Demokrat Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi dahi (Biden'dan önce) bu süreçte ateşkes çağrısı yapma ihtiyacı hissetti.

ABD'nin hemen tüm büyük kentlerinde yüz binlerce kişinin katıldığı büyük gösteriler yapıldı, benzer şekilde Avrupa'da da bu gösterilerle Filistin'e destek verildi.

Özetle İsrail, 11 günlük saldırılarını uluslararası kamuoyu nezdinde meşrulaştıramadı ve saldırılarına devam etmenin artık aleyhine işlediğini mecburen görmeye başladığı yerde ateşkes ilan etti.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.