Fransa'nın, tartışma konusu olan ''genel güvenlik yasası''

DÜNYA

Seçildiği dönemde Fransız toplumu tarafından kendisine büyük umutlar bağlanan Emmanuel Macron, halkın umutlarını boşa çıkardı. Caddelerinde güvenlik güçlerinin sokak eylemcilerine uyguladığı şiddet, sadece Fransa’da değil uluslararası kamuoyunda da tepkilere yol açtı.

Normal şartlarda ülke içerisinde gerçekleştirilen gösterilerde güvenlik güçlerinin uyguladığı orantısız şiddeti engellemesi gereken Fransız hükümeti, şiddetin gözlerden uzak bir şekilde devam etmesi için düzenlemelere girişti. “Güvenlik güçlerinin tehlikede olduğu ve korunmaları gerektiği” bahanesiyle meşrulaştırılmaya çalışılan “genel güvenlik” yasası da bu gelişmelerin bir sonucu olarak ortaya çıktı.

Tartışmalı güvenlik yasası

“Genel Güvenlik” yasası ile ilgili detaylı bir değerlendirme yapmadan evvel bu yasanın ortaya çıkış sürecini anlamak gerekiyor. Yasanın gündeme geldiği dönem, Fransa sokaklarında polislerce uygulanan şiddet örneklerinin yoğun olarak görüldüğü bir dönemdi. Örneğin, 24 Kasım 2020’de başkent Paris’te toplanan 500’e yakın sığınmacının dağıtılması için gerçekleştirilen müdahalede güvenlik güçlerinin uyguladığı orantısız şiddet kameralara yansımıştı. Bu hadiseyle birlikte uzun zamandan beri Fransa’nın gündemini meşgul eden “Sarı Yelekliler” protestoları, polis şiddetinin en sert ve güncel örnekleri olarak kayıtlara geçti. Tüm yaşananlardan sorumlu tutulan Macron hükümeti ise sadece olaylarda orantısız şiddet uygulayan polisler ve jandarmalar hakkında soruşturma açmakla yetindi.

Yasaya yönelik eleştiriler

Tartışmalı genel güvenlik yasasına karşı ülke içinden bugüne kadarki en ciddi tepki bu ay içerisinde bir grup milletvekilinden geldi. “Sosyalist Milletvekilleri ve Müttefikleri” grubu altında birleşen 87 Fransız vekil, polis şiddetine yol açacağı ve vatandaşların özgürlüklerini kısıtlayacağı gerekçesiyle yasanın iptali için 5 Mayıs’ta Anayasa Konseyi’ne başvurdu. Bu gelişmeden bir hafta önce hâkim, avukat ve gazeteci sendikaları da yasanın iptali için Anayasa Konseyi’ne başvuruda bulunmuştu. Ülke içinden gelen bu tepkilerin yanı sıra, uluslararası örgütler ve hükümet-dışı örgütlerden de yasaya tepkiler geldi. Örneğin, üç Birleşmiş Milletler (BM) raportörü yasanın tartışıldığı dönemde kaleme aldıkları raporda, güvenlik güçlerinin görüntülerinin yayınlanmasını yasaklayan düzenlemeyi “insan haklarına ve temel özgürlüklere zarar verdiği” gerekçesiyle endişe ile karşıladıklarını belirtti.  Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijotevic de yasa tasarısının tartışmalı 24. maddesini eleştirdi ve yasanın insan haklarına daha saygılı hale getirilmesi gerektiğini ifade etti. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü ve Uluslararası Af Örgütü gibi hükümet-dışı örgütler de kararı eleştirenler arasında yer alıyor.

Fransa’da Müslümanların özgürlükleri de kısıtlanıyor

Genel güvenlik yasası, iç siyasette özgürlük-güvenlik denkleminde ikinci tarafa ağırlık vermeye başlayan Macron hükümetindeki bu yönelimin ne ilk ne de son örneği. Zira görevdeki mevcut yönetim, ulusal güvenlik adı altında bugüne kadar özgürlükleri kısıtlayan birçok düzenlemeye gitti. Örneğin, geçen yıl “Ayrılıkçı Yasa Tasarısı” ile Fransa’da yaşayan milyonlarca Müslüman, “Fransa’dan ayrılarak kendi yönetimlerini oluşturma çabası içerisinde oldukları” gerekçesiyle, bir güvenlik meselesi haline getirildi. Ülkedeki Müslümanlar üzerinden ortaya konulan suni tehdit algısı, kısa zaman sonra büyütülerek yeni düzenlemelerin önü açıldı. Örneğin, artık klişe bir tartışma haline gelen Müslüman kadınların başörtü kullanması laikliğe aykırı olarak değerlendirildi ve ülkede İslamofobik faaliyetlere karşı varlık gösteren Fransa İslamofobi ile Mücadele Kolektifi (CCIF) Paris’te bir öğretmenin vahşice katledilmesinden sorumlu tutularak geçen yıl kapatıldı. Ayrıca bu yıl Mart ayında alınan kararla “kümes hayvanlarının Temmuz ayından itibaren İslami usullere göre kesilmesinin yasaklanacağı” açıklandı.

Fransa’da bireysel özgürlüklere yönelik bu tür somut kısıtlamaların temel kaynağına bakıldığında ise ülkede 2017’de yapılan düzenlemeyle geçici olağanüstü hâl önlemlerinin kalıcı hale getirilmesini sağlayan İç Güvenlik ve Terörle Mücadeleyi Güçlendirme Yasasının (SILT) önemli bir rol oynadığı söylenebilir. 

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.