AB-Türkiye ilişkilerinin normalleşmesi Kıbrıs sorununa bir çözüm bulunmadan zordur

KIBRIS

Avrupa Konseyi Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Joseph Borrell, Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanımamasının, işbirliğinin değişik yollarını tıkamaya devam ettiğini vurguladı; Kıbrıs sorununda çözüm olmadan AB -Türkiye ilişkilerinin normalleşmesinin oldukça zor olduğunu ifade etti.

Türkiye’yle ilgili raporunu bugün (Pazartesi) Dışişleri Konseyine sunan Avrupa Konseyi Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Joseph Borrell, raporun Kıbrıs sorunuyla ilgili bölümünde de, Kıbrıs’ta çözüm sorununun, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de Avrupa Birliğiyle güçlü anlaşmazlığın ana unsuru olduğuna işaret etti.

Borrell, Aralık 2020’de, Kıbrıs çözüm süreci üzerinde ilerleme umuduna, Kıbrıs Türk toplumunun Ekim-Kasım 2020 seçimlerinden sonra ara verildiğini, seçim içeriğinin kutuplaştıran söylem ve kışkırtmalarda artışa yol açtığını, Avrupa Konseyi içerisinde ve Avrupa Konseyi kararları olarak AB’dan güçlü tepkilere neden olduğunu anlattı ve raporunda şöyle dedi:
 
“Görevime başladığımdan beri, özellikle Haziran 2020 ve Mart 2021’de Kıbrıs’ı ziyaretlerim sırasında, Kıbrıs çözüm müzakerelerinin hızla başlaması amacıyla Yüksek Temsilci ve Başkan Yardımcısı olarak Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri’ne tam desteğimi ifade ettim. Sonuncusu 29 Ocak 2021’de (UNSCR 2561) olmak üzere Genel Sekreter’in Ofisinin çabaları, tellerle çevrili Varoşa bölgesindeki tek yanlı girişimlerle, ayrıca BM Güvenlik Konseyinin ilgili kararları çerçevesinde Kıbrıs sorununa üzerinde anlaşmaya varılmış çözüm esası üzerinde doğrudan sorgulanarak tekrarlanan açıklamalara rağmen azalmadan devam etmiştir. AB ve BM, Kasım 2020’de Varoşa’ya yönelik tek taraflı kararın (tellerle çevrili alandaki plajın açılması) geri alınması istendi.

2017’deki Crans Montana barış müzakerelerinden bu yana BM, AB ile Kıbrıs’la ilgili konferansta gözlemci sıfatıyla birlikte hareket etmeye devam etti ve AB 5+1 formatı temsilcileriyle çok yakın teması korudu. AB şu ana kadar AB kuruluş ilkeleri çizgisinde, BM Güvenlilik Konseyinin ilgili kararlarına uyumlu ve BM çerçevesi içerisinde dış yönleri dâhil Kıbrıs sorununa adil, kapsamlı ve işleyebilir bir çözüm taahhüdünde bulunmuştur. İki toplum arasında bir anlaşmaya götürecek olan görüşmeler, Doğu Akdeniz’de gerginliği düşürmek için gereklidir.
 
Hidrokarbonların kullanılmasıyla gelir paylaşımı dâhil taraflar arasında karşılıklı bir dizi güven yaratıcı tedbir önerilmiş ve AB bu anlamda gerekli teknik çalışmayı kolaylaştırmaya devam edecektir. Halloumi/Hellim ihracatının kolaylaştırılması ve Koronavirüs aşılarının dağıtımı gibi Kıbrıs Türk toplumu için çok önemli konularla ilgili siyasi sonuçlar, daha fazla güven ortamına yol açabilecektir.

AB’nin Kıbrıs sorunu için desteği ve varlığı, bölgede gerginlikleri azaltmada temel şarttır. Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanımamaya devam etmesinin, işbirliğinin çeşitli yollarında nasıl engel olduğu açıktır. Kıbrıs sorununa çözüm bulunamaması, AB-Türkiye ilişkilerini normalleştirmede büyük bir zorluktur.
 
AB-Türkiye ilişkilerinde siyasi durum son yıllarda devamlı olarak bozulmuş, iki taraflı yükümlülük ve işbirliği için çeşitli süreç ve araçlara sanal bir duraksama getirmiştir.
 
“Bu büyük oranda Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerine, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin deniz alanlarındaki haklarına doğrudan meydan okuması ve Yunanistan’a karşı kışkırtıcı faaliyetlerinin barış arayışında, Kıbrıs çözüm sürecinde Türkiye’nin tehditkâr faaliyetleriyle ve küçümseyen söylemleriyle ilerlemede, bölgesel anlaşmazlıkları birçoğunda iddialı Türk müdahaleleriyle, sıklıkla AB’nin geniş çıkarlarına aykırı yollarla birleşerek başarılı olmamaya bağlıdır. Türkiye’de daha da bozulan yerel durum, özellikle temel haklar ve ekonomik yönetim, Türkiye’nin AB üyesi devletlerle ilişkileri ve iki taraflı AB-Türkiye gündemi üzerinde olumsuz etkileri olduğu açıktır.”

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.