Mehmet Çakıcı:Yurdumuzu çirkefin içinden kurtarmalıyız

Türkiye eksenli kara para, uyuşturucu ve siyaset gündeminde Kıbrıs'ın da önemli bir yeri bulunmaktadır. Miliyetçilik ve kahramanlık kisvesi altında bazı kişiler cinayet işleme noktasında bulunarak faili malum cinayetlere de imza atmıştır. Ve belli oldu ki, bazı devlet yetkilileri de bu cinayetlerin ve uyuşturucu işlerinin içerisinde rol almışlardır. Bu konu bugün bildiğimiz bir konu değildir. Bu konu yıllardır gündemimizde olan bir konudur. Dolayısıyla uyuşturucu mafyası, siyasetçi ve iş adamı ilişkisinin, bu ülkede derinliğine araştırılması gerekir.

 Belli ki bu karanlık ilişkiler içerisinde devletin unsurları da bulunmaktadır. Bu ilişkiler devletin bağımsız  kurumları tarafından da araştırılmamıştır. Bu konuda polis ve savcılık yeterli düzeyde araştırmalar yapmamıştır. Bazı olayların üstü kapatılmıştır. Cinayetler olmuş ve bunların üstü kapatılmıştır. Bir sistem kurulmuş ve bu sistemin Kıbrıs'ta da uzantıları bugün de hala devam etmektedir. Örneğin, Kutlu Adalı cinayeti de Sedat Peker'in açıklamalarıyla yeniden gündeme gelmiştir. Kutlu Adalı cinayetiyle ilgili yeterli araştırma yapılmaması AİHM'e kadar taşınmış ve Türkiye'nin cezalanmasına sebep olmuştur. Polisin, askerin, devletin içindeki odaklar bu konuları bilmesine rağmen kimin yaptığı anlaşılmasına rağmen herkes susmuştur.

 Bugüne kadar bu araştırmalar Kıbrıs'ta yeterince yapılmamıştır. Bu cinayeti ört bas etmeye çalışanlar ve yeterince çalışma yapmayanlar aslında ortadadır. Bu cinayeti yalnızca hükümetler değil şimdilerde muhalefet olan bir sürü Başbakan, Dışişleri Bakanı ve İçişleri Bakanı da konunun üzerine gitmemiştir veya gitmeye korkmuştur. Aslında Kutlu Adalı cinayetinin failleri ortaya çıkarılabilecekken üstü kapatılma yoluna gidilmiştir.

Gladyo, Abdullah Çatlı gibi devletin içinde oluşturulmuş yer altı örgütleri devletin içine sızmış ve Kıbrıs'a da uzantılarını uzatarak faili meçhul cinayetlerin oluşmasını sağlamışlardır. Bu cinayetlerle ilişkili olarak önemli bir konu gündeme geliyor ki, o da bugün uyuşturucu trafiğidir. Bölgemizde ta Güney Amerika'dan Kıbrıs'a kadar gelen veya Ortadoğu'dan Pakistan, Afganistan, İran'dan Türkiye ve Kıbrıs üzerinden Balkanlara giden, Balkan yolu olarak bilinen uyuşturucu trafiğinin köprü başının Kıbrıs olduğu bilinmektedir. Uyuşturucu trafiği üzerinde bulunan her ülke bu ticaretten etkilenir ve o ülkenin içine de uyuşturucu bulaşır. Kıbrıs bu mafya trafiğinin yalnızca uyuşturucu trafiğinin değil mafya trafiğinin de bir merkezi haline dönüşmüştür. Bu mafya trafiği belli ki Kıbrıs'ta casinolar ve sanal betlerle bir kara para aklama merkezi noktasına dönüşmüştür. Son günlerde yapılan açıklamalarla belli oluyor ki uyuşturucu trafiğinin dünyada merkezi olarak gelişen uyuşturucu trafiği yayılırken kara paranın da aklandığı merkez de Kıbrıs haline gelmiştir. Bugüne kadar gelen hükümetler sanat betler ve kara parayla ilgili çalışmalar yapmamıştır. Hatta son dönemde Hüseyin Özgürgün'ün hesabında bulunan paralarda net olarak nasıl geldiği, nasıl aktarıldığı bu konuyla ilişkilendirilerek konuşulmasına rağmen açıklanamamıştır. Bunun yanında Sanal betlerle ilgili konular hem siyasetçi hem politikacı ilişkisi açısından Kıbrıs'ta yayılarak gelişmiştir. Ve Kıbrıs'ta ki bazı partiler de bu mafyalarla ilişki içine girmiştir. Bu mafyatik ilişkiler bazı partilerin de finans kaynağı haline ve partilerin de beslenmesine sebep olmuştur. Tüm bu ilişkiler içerisinde bugün bu çirkeften Kıbrıs Türk halkını ve yurdumuzu kurtarmak için yapılması gereken ciddi adımlardan en önemlisi ve birincisi Polisin Sivile bağlanarak polisin de sorumluluğunun temiz bir toplum gereği Kıbrıs Türk demokrasisine ciddi bir şekilde hesap vermesine bağlıdır. İkincisi, devletin ve güvenlik kurumlarının içine sızan mafyatik ilişkilerin adli makamlara sevkedilerek araştırılması ve temizlenmesi lazımdır. Kıbrıs'ın içerisinde ki FETÖ ve gladyo faaliyetlerinin de araştırılması lazımdır. Kıbrıs içindeki iş adamı siyasetçi uyuşturucu mafya ilişkisi de araştırılmalıdır. Meclis'e bugüne kadar uyuşturucu mafyası siyasetçi iş adamı ilişkisiyle ilgili araştırma önergesini 10 yıl önce Mehmet Çakıcı olarak tarafımdan verilmiştir.  Bu ilişkilerin Meclis'te araştırılmasını talep ettiğim için o günlerde çok saldırıya uğradım. O dönemde bazı tetikçi gazetelerde bize saldırmışlardı.

 Kutlu Adalı cinayetiyle ilgili derhal savcılık ve polis göreve çağrılmalı ve sonuçlanıncaya kadar yürütülmelidir. Geçmişte olduğu gibi eksik ve yetersiz çalışmalar değil ciddi bir şekilde bu araştırmalar burada yapılmalıdır. Başbakanlık Denetleme Kurulu'nda bu tür faili meçhul, uyuşturucu mafyası ve kaçak sanal betlerle ilgili bir araştırma komitesi kurulması lazımdır. Başbakanlık Denetleme Kurulu'nun ve polisin bu konuyu araştırması gerekmekte ve Meclis'te de araştırma komitesinin kurulması lazımdır.