Gezip Gördüklerim: Tözer Karafistan

GEZİ-SEYAHAT

Gezip Gördüklerim yazı dizimizin ikincisi olan Malta izlenimlerime geçmeden önce niye Mauritıus ve Malta’yı öncelikli olarak ele aldığımın nedenlerini biraz açmak istiyorum. Malta ve Mauritius ada devletleri olarak Kıbrıs’la bazı ortak özelliklere sahiptirler. Bünyelerinde, Kıbrıs’tan farklı olarak huzur ve barış dolu bir yaşam sürdürseler de ikisi de eski İngiliz kolonisidirler.

Önce Mauritus’a göz atalım. Birkaç adadan oluşan Maurıtıus toprakları 1810 yılından 1968 yılına kadar Büyük Britanya’nın bir kolonisi olarak kalmış. 2011 sayım sonuçlarına göre Hinduzm yüzde 51 oranla en büyük dini gurup, yüzde 31.4’le Hristiyanlar, yüzde 15.3’le Müslümanlar ve yüzde 0.4’le Budistler yer almaktadır. Ulus ve mazhep farklılıklarını barındırması açısından Kıbrıs ile benzerlik mevcuttur. Bağımsızlıktan sonra bünyesinde İngiliz askeri üssü bulundurması da bir benzerlik sayılabilir. En büyük fark şüphesizdir ki üç ayrı etnik topuluğun birlikte barış içinde yaşamalarıdır. Bence, Mauritius’un en büyük avantajı, stratejik açıdan Kıbrıs kadar büyük bir öneme sahip olamasıdır. Stratejik önemi büyük olsaydı İngilizler onu da parçalara böler, ayrı etnik toplumları birbirlerine kırdırıdı. Ne demiş Kızılderili atasözü: “Bir göl kenarından geçerken iki balığın kavga ettiğini görürsen inan ki birkaç dakika önce oradan bir İngiliz geçmiştir.”

Bu haftaki yazıma konu olan Malta’ya baktığımızda Malta’da tek din, tek dil ve tek ulus’tan oluşan bir halk görürüz. Tümüne yakını hristiyan ve yüzde yetmişi Arapca ağırlıklı Malta dilini konuşmaktadırlar. Akdenizde olmasına ragmen stratejik olarak pek önemi yoktur. Malta ile Kıbrıs arasında ortak özellikler olan eski Büyük Britanya kolonisi olmak ve Akdeniz adaları olmaktan başka önemli özellikler olmasa gerek. 




Akdeniz’in İncileri: Malta
İki yıl önce Sicilya’ya ilk kez gitmiş ve çok etkilenmiştim. Mükemmel yollar ve tünellerden geçerek tüm adayı beş günde dolaşmıştım. Gazetede yayınlanan yazıya “Akdeniz’in incisi Sicilya” başlığını koymuştum. Ziyaret ettiğim Akdeniz’deki adalar zincirinin ilki İspanya’ya bağlı Majorca adasıydı. Malta üçüncüsü oluyor. Yılda bir milyon turisti ülkesinde ağırlayan cana yakın insanların ülkesidir Malta.

Büyüklük, dil, iklim…
Malta, Akdeniz’in ortasında, üç adadan oluşan bir adalar cumhuriyetidir. En büyük ada olan Malta 27 kilometreye 14 kilometre boyutunda bir adadır. İkinci büyük ada olan Gozo 14 kilometreye 7 kilometre boyutundadır. Ayrıca sadece bir otel ile bir manastırın bulunduğu Comino adası vardır. 268 bin nüfus Malta adasında yaşarken 63 bin kişi de Gozo adasında yaşamaktadır. Malta’dan Gozo’ya gemi ve deniz uçagı servisi var. Gemi ile 20 dakika, 10 kişilik uçakla 10 dakika. Konuşulan dil Malta dili diye adlandırılan ve yüzde 70’i Arapça kökenli bir dil. İkinci dil İngilizce neredeyse herkes tarafından konuşulmaktadır. Akdeniz’de olmasına rağmen iklimi Kıbrıs’tan biraz farklı olup yaz mevsiminde sıcaklık 30 dereceyi pek geçmez.



Kimler geldi…
1187 yılında hristiyanlık için önemli sayılan Kudüs, müslümanların eline geçince, ermiş John’un şövalyeleri Rodos’a sığınır. 1530 yılında Roma İmparatoru Malta adalarını şövalyelere verir. Malta adasına yerleşen bu haçlı şövalyeleri, 1565’te adayı kuşatan Osmanlı İmparatorluğuna direnir. İki aya varan kuşatmada yirmibeşbin şehit vermenin yanında Piri Reis de şehit olur. Osmanlı kuşatması, Viyana kuşatmasından sonra ikinci başarısız kuşatma olarak Kanuni Sultan Süleyman’a yazılır.  Osmanlılar’ın Malta’yı kuşatmalarından önce adaya sırayla Sicilyalılar, Romalılar, Bizanslılar, Araplar, Alman, Fransız, İspanyollar istila eder. 1614 yılında Osmanlılar tekrar Malta’yı kuşatır. 1798’de Napolyon adaya donanmasını yerlerştirmek için izin alınca adaya yerleşir ve  Malta’yı alarak haçlı şövalyelerini dönmemek üzere adadan kovar. Napolyon’un Malta’daki Osmanlı esirlerini serbest bıraktırdığını belirtmrk gerekir kanısındayım. 1814 yılında ada İngiliz kolonisi olur ve 1964 yılında bağımsızlık verilene kadar öylece kalır.

Dom Mintoff
1916 yılında doğan ve dokuz çocuklu fakir bir ailenin çocuğu olan Dom Mintoff Malta’da üniversiteye girdikten sonra İngiltere’deki Oxford Üniversitesi’nden burs kazanır. Malta İşçi Partisi’ne katıldıktan sonra 1955 yılında Malta başbakanı olarak Britanya’ya Malta’nın entegre edilmesini (Malta’yı Britanya’ya katmasını) önerir ama Britanya bu isteği reddeder. Böylece Mintoff tam bağımsızlığı savunur. 1971’den 1984 iktidarı tekrardan almayı ve 1996 yılında da tekrar milletvekili seçilmeyi başarır. Mintoff gerek Malta gerekse Britanya politik gündeminde 30 yıl kalmayı başarmış.



 

Yolculuk
Bir Pazar akşamı Heathrow’dan Malta Havayolları ile yola çıktığınızda üçbuçuk satten sonra başşehir Valletta’ya yakın Malta hava alanına inersiniz. KKTC’deki Ercan hava alanından büyüklük olarak pek farkı olmasa da düzenli bir yer. Çıkışlar ayrı salon şeklinde ve on ayrı çıkışı var. Malta hava yolları da bizim eski hava yolları gibi hep zarar eden bir kurummuş. Yavaş yavaş yola koymayı başarmışlar. Britanya’da birçok şehre uçuşları var. Valletta şehri 1566 yılında kurulmasına rağmen dünyadaki ilk grid sistemi yol yapısına sahip şehirlerden biri. Yani yolları hep düz ve mahalleler dikdörtgen şeklinde. Aynı güney Avustralya’nın başşehri Adalede gibi.

Pazartesi sabahı kılavuzumuzla Valletta turuna çıkıyoruz. Upper Barraka Gardens, Saint John’s katedrali ve Madina kasabasına gidiyoruz. Arap işgali döneminde 1571’de kurulmuş olan Madina kasabası, Valletta kurulana kadar başşehir olmuş. Adım adım Madina’yı yürüyoruz. Her köşesinde resim çekmekten kendimizi alamıyoruz. Öğle yemeğini ana giriş kapısındaki Xara Palace Trattoria’da yiyoruz. Malta’ya özgü platte’de keçi sütünden yapılmış kuru nor ve tomates var. Norun kurutulduğu tel dolap duvarda asılı duruyor.



Malta’da her güne bir kilse düşüyormuş. Yani tam tamına 365 kilsesi varmış. Malta’dan her geçen kilse yapmış. Salı sabahı Valletta’da denizden kalkan 10 kişilik uçakla 10 dakikada Gozo adasına varıyoruz. Su ihtiyacının yüzde altmışını deniz suyunu arındırarak elde eden Malta’da içme suyu İngiltere’den daha pahalı. Gozo’da tarım daha yoğun yapılmakta, zeytin ve bağ bahçeleri daha sık görülmektedir. Denizde kurulan balık çiftlikleri her tarafta göze batıyor.

Çarşamba sabahleyin gemi ile Gozo’dan hareket ediyoruz. Yirmi dakikada Comino’yu geçip Malta adasına geri dönmüş oluyoruz. Günün tamamını Valletta’ya ayırarak geziyi tamamlıyoruz.  

Tözer Karafistan’ın “Yüz ellinci yılında İngiltere Türkçe Gazeteleri – 1867 – 2017” kitabını edinmek isteyenler,07956 922263 telefon numarasından veya tozerkarafistan@outlook.com adresinden sipariş edebilirler. Ederi, posta ücreti dahil £12.00.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.