5-8 Kasım 2019 arasındaki dört günlük zamanda yer alan su teknolojisi fuarı Amsterdam Aqua Tech’I izlemek amacıyla Hollanda’nın başkenti Amsterdam’ı iki günlüğüne ziyaret ediyoruz.
Dünyanın 140 ülkesinden 1000’in üzerinde katılımcı firma ve 25 binin üzerinde profesyonelin katılımıyla Dünyanın en büyük içme suyu, arındırma ve yumuşatma teknolojıleri fuarı olan Aqua Tech bu yıl Amsterdam’daydı. Türkiye’den de su konusunda çalışma yapan birçok firmanın katıldığı fuar, açılışının birinci gününde çok yoğun bir ziyaretçi kitlesi tarafından izlendi. Gezinin ilk gününü Amsterdam RAI’de yer alan fuarı gezmekle geçirirken, ikinci gün şehri gezmeye çıkıyoruz.
Amsterdam’ın tarihi bin yıl kadar gerilere gitmektedir. Hollanda’nın diğer büyük şehirleri Rotherdam, Nijmegen veya Utrecth’ten daha yeni bir şehir olan Amsterdam, ondördüncü asrın başında şehir haklarını elde etmiş. 1170 ve 1173 yıllarındaki sel baskınlarından sonra, Amstel nehri yakınlarında yaşayanlar nehrin üzerine bir köprü ve baraj (dam) inşa ederler. Bu küçük balıkçı köyünün adını da Aemstelredamme koyarlar. Köyün adı on dördüncü asırda Aemsterdam’a dönüşür.
Amsterdam, iki buçuk milyon nüfusuyla Hollanda’nın en büyük şehridir. Ayrıca, kilometre kareye düşen 4,457 kişilik nüfus yoğunluğu en yüksek şehridir. 177 ülkenin insanlarının yaşadığı UNESCO Dünya Mirası kanallar şehri Amsterdam “Kuzeyin Venedik’i” olarak da nitelendirilir. Hollanda’nın altın çağı olarak nitelenen 17’inci asırda Dünyanın önde gelen ticaret ve finans merkezi haline gelmiş, 19 ve 20’nci yüzyıllarda şehir alan olarak büyümüş, 17’nci yüzyılda yapılan kanallar ve 19-20’nci yüzyıllarda inşa edilen savunma hattı UNESCO Dünya Mirası Sitesi olmuştur.
Rembrandt ve Van Gough gibi ressamların şehri olan Amsterdam, Hollanda’nın kültür merkezi olarak kabul edilmektedir. Hollanda’nın Philips, AkzoNobel, TomTom ve ING gibi şirketlerinin merkez binaları bu şehirde yer almaktadır. Uber, Netflix ve Tesla gibi şirketlerin de Avrupa temsilcilikleri buradadır. Amsterdam Limanı Avrupa’nın beşinci büyük limanıdır. 1602 yılında kurulan Amsterdam Borsası, Dünyanın en eski borsasıdır. Amsterdam Bankasının kuruluş tarihi ise 1609 olarak verilmektedir.
Amsterdam Schiphol Uçak Alanından metro ile yarım sate varmayan bir yolculuktan sonra şehir merkezinde yürüyüşe çıkmak mümkün. Parke taşlarıyla örülmüş dar yollardan, antik yapıların arasında yürürken mutlaka birşeyler beğenip durursunuz. Belki yenecek birşey ve belki de lale soğanı olabilir. Üç adet kırmızı flöresan lambanın altındaki mağaza vitrininde üç bayan beklemekte olabilir. Perde açık ve bayanlar iç çamaşırıyla duruyorsa müşteri beklemektedirler. Eğer müşterisi varsa kırmızı perde kapalıdır. Kırmızı Bölge diye adlandırılan bu bölge fuhuşun modern veya devlet güvenceli şekli sayılabilir. Uyuşturucu alınabilecek veya kullanılabilinecek Kafelere de bu yollarda rastlamak mümkün.
Amsterdam’da ilginç bulduğum konu, sadece görevliler veya mağazalarda çalışanlar değil, yolda konuştuğunuz herkesin iyi derecede İngilizce konuşabilmesi oldu. Hollandalılar, iyi bir eğitim sonucu bunu başardıklarını söylüyorlar.
Amsterdam’da görülmeye değer yerler arasında Van Gogh Müzesi, Amsterdam Krallık Sarayı, Hortus Botanicus, Rijks Müzesi, Stedelijk Müzesi, Heineken Experience ve Anne Frank House sayılabilir. Bir festivaller şehri olarak da anımsanan Amsterdam yılda beş milyonun üzerinde turiste ev sahipliği yapıyor.