2020-11-07 12:35:42

Kıbrıs'ta Arafta Kalmak ve Öğrencilik

Rüya Özkaya

ruya.ozkaya@hotmail.com 07 Kasım 2020, 12:35

Kıbrıs’ta doğup büyümüş ve eğitim görmüş bir genç iseniz, hayatınızın hemen hemen her döneminde yaşamınıza kritik şekilde yön verecek ikili seçimlerle yüzleşmeye çok da yabancı değilsiniz demektir.

Devlette mi okumak; yoksa özelde mi?

Lisede mi eğitim görmek; yoksa kolejde mi?

Yurt dışında mı okumak; yoksa yurt içinde mi?

Okumaya mı devam etmek; yoksa kariyer edinmek mi?

Kıbrıs’ta mı hayat kurmak; yoksa farklı bir ülkede mi?

Bu ‘Kendi Maceranı Kendin Seç’ kitaplarından çıkma misali farklı seçenekli dönüm noktaları bize bundan sonraki hayatımızın seyrinin nasıl ilerleyeceği konusunda bir heyecan ve umut yarattığı gibi, atılan her adımla beraber bir de ‘Acaba doğrusunu mu seçtim?’ kuşkusunu içimize ekerek yaşamımızın vazgeçilmez bir rutini haline geliyor. ‘Adımlarını doğru at, işsiz kalmayasın…’, ‘Paranı kazanmaya bak, aç yatmayasın…’, ‘Enayi olma bak, sen kendine en iyi yolu seç…’ tarzında söylemleri etrafımızdan ne kadar çok duyarsak, aldığımız her kararın önemli bir dönüm noktası olduğuna bir o kadar daha ikna oluyor; her seçimin ardından bir sonrakine gelmeden kendimizi bir nevi ‘Araf’a hapsediyoruz.

‘Peki ya şimdi?’ sorusunun soğuk gerçekliği vuruyor yüzümüze her seçimin ertesinde... Mezunsun, işsizsin, Kıbrıs’tasın ve o hep beklediğin ‘hayat’ işte tam olarak şimdi başladı. Peki ya şimdi? İşte tam da bu raddede, dönüm noktalarından birinde, hayatınızın ‘Araf’ında ve Kıbrıs’taysanız, her şey bir Rus ruleti oyunundan farksız hissettiriyor... Hatalı bir seçim ve ‘Bum!’.

Kıbrıs’ta ‘Araf’tayken belli gerçeklerle yüzleşiyorsunuz. İş istiyorsanız, insan tanımalısınız. İnsan tanıyacaksanız, taraflı olmalısınız. Taraflı olacaksanız, tarafınızı eleştirmemelisiniz. Ha ola ki tarafsız kalacaksınız, o zaman zaten en başından görünmezsiniz... Zaten zor olan seçimlerinize şimdi bir o kadar daha etik ve vicdani hesaplaşmalar da ekleniyor; ve kendinizi artık bir seçim tutulmasında buluyorsunuz. Kıbrıs’tan başka bir yerde hayatınızı kurmayı düşündüğünüzde ise, bu defa da bambaşka engeller ve seçimler tarafından önünüz kesiliyor. Dövizin durumu, pandemi, gidip de iş bulamama, bulup da dönememe vs. vs... Gitmek mi, kalmak mı? Risk almak mı, almamak mı? Taraflılık mı, tarafsızlık mı? Bu ‘Araf’tan sağlam çıkabilmek, doğru kararları alıp kendi macera kitabınızda mutlu son yaratabilmek için nelerinizi vermezsiniz… Fakat aklınızdan çıkmıyor - yanlış bir adım, ardından o adımın hayatınıza getirileri; ve ‘Bum!’.

Hayatının daha baharında; yıllarca çalışarak aldığı eğitimin tadı henüz damağında; ülkesine, insanına, kendine ve daha nice hayatlara katkıda bulunmanın hevesi kursağında; tazecik ama umut dolu gençlerin en korktuğu durumlardan biri bu ‘Araf’ aslında...  Öyle ince bir çizgi ki, doğru adımlarla umutları da yeşerebilir; ya da tam tersine, daha hiçbir şeye başlayamadan söndürüledebilir. Büyükler tarafından öğrenilmiş çaresizliğin gençlere aktarılarak, endişenin ve korkunun kol gezebildiği bir bölge bu ‘Araf’… Fakat bir yandan da kişinin umutlarına daha da sarılarak güç bulduğu, her yeni nesille beraber, her geçen gün sistemi biraz daha iyiye götürebilmek adına ilham sağlayan bir yer de bu ‘Araf’…

Tercihlerin nasıl değerlendirildiği kişiye has olsa da, yaşanılan tecrübeler ve hisler bir yerde çok benzer aslında… Belki de bazen esas olay bazı seçimlerde kendi şıkkını kendin yaratmakta… Benliğini kaybetmeden, içine sinecek adımlar atmakta ve bu ‘Araf’tan da korkmamakta… Büyüklerin aktaracağı yararlı bilgiler ve hayat derslerini almaya açık olmak kadar;  aynı zamanda da kendinin ayrı bir birey olduğunu ve onlarla aynı hikayeleri yaratmayacağını, senin kendi hikayeni oluşturacağını hatırlamakta… Üstelik hala genç olduğunu ve henüz yolun başında olduğunu unutmamakta…

Böyle dememiş miydi bize zaten sevgili üstat Cem Karaca da? ‘Bugün sen çok gençsin yavrum, hayat ümit neşe dolu…

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.