Solcular ve sağcılar, milliyetçiler ve yurtseverler, Türkçüler ve Rumcular...
Kendimi bildim bileli duyduğum bu kavramlar arasında Kıbrıs Türk Halkını yönetmeye ve yönlendirmeye çalışan politikacılar , liderler gelip geçti tarihin yapraklarından...
Hep aynı kavramlar dilden dile söylenerek özgür düşünceyi sınıflandırarak taciz etti.
Çünkü dışlamak istediklerimizi bu kavramlar ile kolayca dışlayabilir kutuplara böldüğümüz avuç içi kadar Kıbrıs Türk Halkını kolayca yönetebiliriz.
Çok kolay ‘Pis Kominist’, bunlar ‘Vatan Hani’ diyerek ne iş verdik ne de aş yıllarca....
Analar, babalar ‘aman oğlum aman kızım bir şey söylemeyin hiçbir yere karışmayın sonra iş vermezler’ derlerdi.
Korkular ile Kıbrıs Türk halkını yönettiler.
Hep ikiye böldüler.
Kıbrıs Türk’ü özgür iradesi ile kendi geleceğini tayin edemedi.
1980 darbesi sonrası politik yasakları kalkan Bülent Ecevit Kuzey Kıbrıs’ı ziyaret etmiş Girne Belediyesi binasının balkonundan sokakları dolduran kalabalığa seslenirken ‘’Kıbrıslıları rahat ve özgür bırakın onlar ne yapacaklarını bilir.’’ demişti.
Kıbrıs Barış Harekatı’nın Karaoğlan’ı dünya siyasetinin en başarılı Türk Liderlerinden Bülent Ecevit her zaman Kıbrıs Türk Halkına güvendi. Kıbrıs Türk halkı da asla Karaoğlan’ı unutmadı ve de unutmayacaktır.
Ben bu satırlarla Kıbrıs Türk Halkına sesleniyorum hep birlikte olalım birlikte görüşlerimizi ortaya koyalım masaya oturalım Federal Çözümü görüşelim, uzlaşıcı olalım. Sonunda kazanacak olan biz olacağız bunun ayak seslerini duyar gibi oluyorum.
Sonunda Federal çözümden kaçan taraf Kıbrıs Rum tarafı olacak.
Bütün yollar Kıbrıs Türk’ünün lehinedir. Ya Federal çözümle bağımsız dünyaca tanınmış federal bir devlet sahibi olacağız ya da masadan kaçan Rum tarafı KKTC’nin tanınmasını gerçekleştirecek.
Az kaldı.