english german arabic turkish

banner9

banner37

banner19

banner38

banner12

Biden, ABD-Avrupa Birliği ilişkilerini hızla düzeltebilir mi?

banner11

ABD'nin 46. Başkanı seçilen Joe Biden'ın 20 Ocak'ta göreve başlamasıyla birlikte, ABD- Avrupa Birliği (AB) ilişkilerinde Donald Trump döneminde hızlanan bozulma eğiliminin düzelmesi bekleniyor. Ancak "transatlantik çatlağının" hızla kapanmasını beklemek gerçekçi bulunmuyor.

DÜNYA 21.11.2020, 12:51 21.11.2020, 12:58 ALP ERMIYA
46
Biden, ABD-Avrupa Birliği ilişkilerini hızla düzeltebilir mi?
banner24

AB'nin, Almanya ve Fransa gibi merkez ülkelerinin liderleri de bu konuda oldukça umutlu ve istekli. Buna karşılık Polonya, Macaristan ve Slovenya'da iktidarda, Fransa ve İtalya'da muhalefette olan sağ popülist hareketlerin liderliklerinde çok farklı bir hava var.

Esas olarak Trump yanlısı olan bu liderlikler hala Biden'i tebrik etmediler.

Restorasyon mu, dönüştürme mi?

AB merkezinde şekillenen iyimserliğin arkasında Obama dönemindeki sıcak ilişkilerin anıları ve Obama döneminde ABD Başkan Yardımcısı olan Biden'in Foreign Affaires dergisinin Mart/Nisan sayısında yayımladığı "Why America Must lead again" (Neden ABD yeniden liderlik etmeli?) başlıklı yazısındaki düşünceler var.

Joe Biden bu yazısında, Donald Trump'ı "ABD'nin en yakın müttefiklerini küçük görmekle, zayıflatmakla, hatta kimi zaman da terk etmekle" suçluyordu.

Biden ABD'nin Trump döneminde terk ettiği uluslararası anlaşmalara ve sorumluklarına geri döneceğini, dayatarak ya da tek yanlı politikalarla değil "örnek olarak liderlik" yapmaya, müttefikleriyle eş güdüm içinde hareket etmeye kararlı olduğunu, Çin'in yükselme sürecine, uluslararası düzeni bozan, insan haklarını ihlal eden otoriter rejimlere karşı, başta AB olmak üzere, demokratik ülkelerden oluşan bir cephe oluşturmak istediğini yazıyordu.

AB'de merkez ülkelerin liderlikleri, Biden'in bu yaklaşımlarından, ABD'nin iklim krizi anlaşmasına, Dünya Sağlık Örgütü'ne, İran'la yapılmış nükleer silahları engelleme anlaşmasına geri dönmeye niyetli olduğunu anlıyorlar ve ABD ile AB arasındaki ilişkilerin giderek güçlenmesini bekliyorlar.

Berlin'de billboard

Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian ve Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, Washington Post'ta yayımladıkları ortak imzalı yorumlarında, "Avrupa ve Amerika'nın, ortaklıklarını küresel altüst oluşlara ve aralarındaki bağların derinliğine adapte edebilecek yeni bir transatlantik mutabakatına gereksinimleri var" diyorlar.

Buna karşılık Atlantik'in iki yakası arasındaki ve AB içindeki sorunların karmaşıklığını göz önüne alan kimi yorumcular, Julien Necotti'nin (Institue Français des relations Internationales-IFRI) Le Monde'daki yorumunda uyardığı gibi "Biden döneminde Amerikan dış politikasında çok önemli bir yön değiştirme beklememek" gerektiğini, "ABD'nin her şeyden önce kendi uluslararası çıkarlarını savunacağını" bunların da her zaman AB çıkarlarıyla uyuşmayabileceğini düşünüyorlar.

Diğer taraftan European Council on Foreign Relations Başkanı Mark Leonard, "ABD uluslararası liberal düzenin liderliğine, Avrupa da onu diplomasi ve yumuşak-güç yoluyla destekleme rolüne geri dönecek" varsayımının aslında bir "serap" olduğuna inanıyor.

Mark Leonard'a göre, "Irak savaşı fiyaskosu, Büyük Resesyon, Covid-19 salgını ABD'nin dünyanın polisi olmaya devam etme arzusunu zayıflattı."

Leonard, ABD'nin "içe dönme" eğiliminin açtığı boşluğu, son dört yıl içinde, Çin, Rusya, Türkiye, İran, Suudi Arabistan, İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri gibi güçlerin doldurmaya başladığına, küresel yönetişim mimarisinin çoğunun Çin ve diğer güçler tarafında "gasp edildiğine" işaret ederek, "Avrupalı Atlantikçilerin, ABD'yi darıltmamak arzusuyla, hala kendi ayaklarının üzerinde durmaya yönelik politikaları izlemekten çekindiklerinden" yakınıyor.

Leonard'ın yorumundan, Avrupa Birliği'nde, "transatlantik ilişkileri" bağlamında iki ana yaklaşım olduğu anlaşılıyor. ABD ile ilişkilerinde, güvenlik sorunlarının, eskisi gibi esas olarak ABD şemsiyesi ve inisiyatifi altında sürdürülmesini arzulayanlar ve ABD'nin içe dönüş eğiliminden de yararlanarak AB'nin egemenliğini, bir "stratejik otonomi" inşa edecek yönde güçlendirmekten yana olanlar.

Leonard'in da hak verdiği bu ikinci kesim, "Transatlantik ilişkilerini" restore etmek değil dönüştürmek gerektiğine inanıyor. Bu kesim, ABD'nin stratejik önceliklerinin, mali askeri güç bağlamında Hint-Çin denizi havzasına doğru kaymaya başladığını, "ABD'nin enerjisini, artık Avrupa'nın, özellikle de Ortadoğu'nun sonu gelmez sorunlarında harcamak istemediğini" düşünüyorlar.

"Dönüştürmeci", yaklaşıma göre, eğer Biden ABD-Avrupa ilişkilerini güçlendirmek istiyorsa, AB'yi kendi ayaklarının üstünde durmaya doğru itmelidir. Bu gerçekleştiği taktirde ABD ve AB aralarındaki, "veri mahremiyeti", enerji politikası hatta küresel ticaret gibi konularda, tam olarak anlaşamasalar bile farklılıkları pragmatik bir biçimde yönetecekler, evrensel-değerlere dayalı konularda da AB kesinlikle ABD'nin yanında yer alacaktır.

Ortak ve farklı sorunlar

Gerçekten de ABD ile AB arasında dikkatle yönetilmesi gereken önemli ekonomik ve jeo-stratejik sorunlar var. Bunları ana başlıklarıyla, transatlantik ticaret ilişkileri, savunma harcamaları, dev teknoloji şirketlerinin etkinliklerinin düzenlenmesi, Çin ve Rusya ile ilgili ekonomik askeri teknolojik rekabet sorunlarında ABD ile işbirliği, İran'ın nükleer anlaşmaya uymasının sağlanması, iklim krizine karşı alınacak önlemler için işbirliği, hatta göçmenler sorunu olarak sıralamak olanaklıdır.

Bu sorunların hemen hepsinde, iki taraf arasında hem ortak noktalar hem de farklı çıkarlar var. Örneğin, birçok gözlemcinin işaret ettiği gibi, ABD açısından stratejik önem sahip GAFAM'ın (Google, Apple, Facebook, Amazon ve Microsoft) veri mahremiyeti (data privacy), vergi konuları, tekelci piyasalar bağlamında AB yasalarıyla sık sık başı derde giriyor.

AB, GAFAM'ın Avrupa'daki, "tekel" yasalarıyla çelişen etkinliklerini denetlemek ve etkin biçimde vergilendirmek istiyor. AB, bu konuda ısrar ettikçe ABD transatlantik ticareti içinde, otomotive sanayii de olmak üzere kritik alanlarda misilleme yapmaya çalışıyor.

Teknolojik rekabet söz konusu olduğunda, bir diğer önemli konu da ABD'nin "Temiz Network Programı" bağlamında Çin şirketlerini ABD'nin dijital ağlarından çıkartma girişimlerinden kaynaklanıyor.

AB ve ABD bayrağı

Bu girişim internette parçalanma olasılıklarını gündeme getiriyor. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun önerdiği D-10'un (10 demokratik devlet ittifakı) ne anlama geldiği ve geleceği, Biden da benzer şeyler söylüyor olsa da belirsiz. Bu belirsizliğe 5G dijital iletişim teknolojisi sistemi üzerinde süren tartışmaları ve rekabeti ekleyince Avrupa açısından, ABD'nin dijital alanlarının egemenliği altına girme olasılığı kaygı verici biçimde artıyor.

AB'de kimi yaklaşımlar, 5G konusunda Çin ile bir anlaşmaya varılabileceğini, önemli bir Pazar ve finans kaynağı haline gelen Çin'in tamamen dışlanmaması gerektiğini düşünüyorlar. Çin'i stratejik rakip olarak gören ABD açısından, AB'nin bu tür eğilimleri şimdilik "kabul edilemez" bir tutum olarak algılanıyor. Biden'in de farklı bir tutum almasını beklemek için henüz bir neden yok.

AB'nin enerji tedariki alanında da Rusya ile geliştirdiği ilişkileri, "Kuzey Akım" boru hattı projesini de ABD olumlu karşılamıyor. ABD Almanya'ya bu projeden vazgeçmesi için baskı yapıyor.

ABD yönetimi projeyi önlemek amacıyla bu ayın başında projeyle çalışan sigorta şirketlerine yönelik ek yaptırımlar da açıklamıştı. Deutsche Welle, Almanya yönetiminin ABD'nin bu baskılarını ülkenin iç işlerine karışmak olarak gördüğünü ve hoşnutsuzluğunu sert biçimde ABD dışişlerine bildirdiğini aktarıyor.

Bir diğer önemli konu da askeri harcamalara ilişkin.

AB'nin "stratejik otonomi" projesi, savunma harcamalarının arttırılmasını, AB'ye özgün güvenlik mimarisi inşa edilmesini gerektiriyor. ABD de kaynaklarını Uzakdoğu'ya kaydırırken NATO ve Doğu Avrupa bağlamında AB'nin askeri harcamalarını artırarak, ABD'nin Avrupa'daki yükünü azaltmasını istiyor. Bu bağlamda AB ülkelerinin askeri harcamalarını gayrisafi yurt içi hasılalarının (GSYH) %2'si düzeyine yükseltmeleri öngörülüyor.

Almanya'da bazı gazeteler Biden'ın zaferini

Ancak, ekonomik kriz ve pandemi ortamında AB ülkeleri savunma harcamalarını artırmakta, her zamankinden daha isteksizler. Örneğin Almanya % 2 oranına en iyi koşullarda 2030'da ulaşmayı umuyor. Yine de AB askeri etkinliklerini arttırmayı, Alman savunma yetkililerinin de Çin Denizinde, ABD donamasının yanı sıra AB'nin de deniz gücü bulundurmasını istedikleri aktarılıyor.

ABD'nin, Avrupa'da güvenlik sağlama yükünün azaltılması bağlamında, Le Drian ve Maas da AB'nin yakın coğrafyasında güvenlik sorumluluklarını yerine getirmekte, bu bağlamda, Afrika'dan Akdeniz'e, Yakın ve Ortadoğu'ya, Körfez bölgesinde etkinliklerini arttırmakta olduğunu vurguluyor, "Bizim izleyeceğimiz yol budur" diyorlar.

Gerek "bu yol" gerekse de AB'deki "stratejik otonomi" arzuları, Biden'in, ABD'nin liderliğini, ABD merkezli dünya düzenini restore etme planıyla ne kadar uyumlu olacak, ne kadar çelişecek? Bu çelişme ve uyum arasında AB, Çin ve Rusya ile ilişkilerini nasıl düzenleyecek? Bu sorulara cevap vermek zor.

Biden döneminde, ABD-AB ilişkilerinin Trump dönemine göre daha olumlu bir zemine çekilmesi söz konusu olabilir ama, bu ilişkilerin, eski "uyumlu" dönemlerindeki düzene dönmesini, "transatlantik çatlağının" hızla kapanmaya başlamasını beklemek gerçekçi olmaz.

Kaynak BBC

Yorumlar (0)
banner28
banner13
12
az bulutlu
Günün Anketi Tümü
Türkiye Cumhuriyeti'nde 14 Mayıs 2023'de yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimini kim kazanır?
Türkiye Cumhuriyeti'nde 14 Mayıs 2023'de yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimini kim kazanır?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 34 93
2. Fenerbahçe 34 89
3. Trabzonspor 34 58
4. Beşiktaş 35 54
5. Başakşehir 34 52
6. Alanyaspor 35 49
7. Kasımpasa 34 49
8. Rizespor 35 49
9. Sivasspor 34 48
10. Antalyaspor 34 45
11. A.Demirspor 34 41
12. Kayserispor 34 40
13. Ankaragücü 35 39
14. Samsunspor 34 39
15. Karagümrük 34 36
16. Konyaspor 34 36
17. Gaziantep FK 34 34
18. Hatayspor 34 33
19. Pendikspor 34 30
20. İstanbulspor 34 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 32 72
2. Göztepe 32 66
3. Sakaryaspor 32 57
4. Kocaelispor 32 55
5. Ahlatçı Çorum FK 32 55
6. Bodrumspor 32 53
7. Boluspor 32 50
8. Bandırmaspor 32 47
9. Gençlerbirliği 32 47
10. Erzurumspor 32 44
11. Keçiörengücü 32 39
12. Manisa FK 32 37
13. Ümraniye 32 37
14. Şanlıurfaspor 32 34
15. Tuzlaspor 32 34
16. Adanaspor 32 33
17. Altay 32 15
18. Giresunspor 32 7
Takımlar O P
1. Arsenal 35 80
2. M.City 34 79
3. Liverpool 35 75
4. Aston Villa 35 67
5. Tottenham 34 60
6. M. United 34 54
7. Newcastle 34 53
8. Chelsea 34 51
9. West Ham United 35 49
10. Bournemouth 35 48
11. Wolves 35 46
12. Brighton 34 44
13. Fulham 35 43
14. Crystal Palace 35 40
15. Everton 36 37
16. Brentford 35 35
17. Nottingham Forest 35 26
18. Luton Town 36 26
19. Burnley 35 24
20. Sheffield United 35 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 33 84
2. Barcelona 33 73
3. Girona 33 71
4. Atletico Madrid 33 64
5. Athletic Bilbao 34 61
6. Real Sociedad 33 51
7. Real Betis 33 49
8. Valencia 33 47
9. Villarreal 33 45
10. Getafe 34 43
11. Osasuna 33 39
12. Deportivo Alaves 33 38
13. Sevilla 33 38
14. Las Palmas 33 37
15. Rayo Vallecano 33 34
16. Mallorca 33 32
17. Celta Vigo 33 31
18. Cadiz 33 26
19. Granada 33 21
20. Almeria 33 14
banner30
banner29
banner5