english german arabic turkish

banner9

banner37

banner19

banner38

banner12

Cennet Küba (3. bölüm)

banner11

GEZİ-SEYAHAT 24.04.2021, 22:45 24.04.2021, 23:40 ALP ERMIYA
60
Cennet Küba (3. bölüm)
© ALP ERMİYA
banner24

Bu yazı dizisinin ilk iki bölümünde Havana’da kaldığımız üç günün ve adanın batısına yaptığımız turu anlatmıştım. Bu bölümde adanın en turistik mekânı olan Varadero yarım adasına yolculuk ve Santa Clara ve Trinidad’a yaptığımız geziyi kaleme alacağım.

Varadero
Konaklama yerimiz olacak olan Varadero’ya gitmeden Küba’nın Atina’sı ve Venedik’i diye tanıtılan ve Havana’dan yirmi mil doğuda olan Matanzas’ta  duruyoruz. Matanzas, eyaletinin başşehridir. Atina’ya hiç gitmediğim için Atina hakkında fazla bir şey söyleyemem. Ama Venedik’e de çok benzetemedim. Matanzas, herhalde üç nehir üstündeki on yedi köprüsünden ötürü Venedik’e benzetilmiş olabilir. Bu harabe kasaba insanın içini karartacak kadar bakımsız.

Matanzas’tan sonra nehirde gemi turu yapıyoruz ve öğle yemeği için bir çiftliğe gidiyoruz. Çiftlikteki evin sahibi doksanlık güler yüzlü bir adam. Devrim öncesi çiftliğin tümü kendisine aitmiş. Devrimden sonra tüm arazisi elinden alınmış ve sadece ev kendisinde kalmış. Altı adet binek atının bakımını da yapan ihtiyar ve ailesi aslında kendi çiftliğinde işçi olarak çalışıyorlar. Yemek sonrası tüm gurup atlara binip tur atıyoruz. Çiftlikten çıkmak üzereyken büyük bir ağacın altında darbuka çalan bir zenci gözüme çarpınca rehbere bu durumun ne olduğunu sordum. Ağacın hikâyesi: Afrika kökenli olan bir dine göre bu ağaç çok kutsalmış. Devlet de dini inançlara saygılı olduğu için bu ağacı bu dine inananlara vermiş. İnanışa göre ağacın etrafında üç tur atıp dilek dilerseniz mutlaka o dilek gerçekleşirmiş.

Akşam inmeden Varadero’daki Paradiso oteline yerleşiyoruz. Varadero, adanın kuzeyinde sivri bir burun gibi kuzeye uzanan bir yarımada. Hindistan cevizlerinin gölgesinde bir yeşil cennet. Varadero bölgesi 1990’lı yıllara kadar bir sayfiye yeri iken bugün yabancı şirketlerin yüzde kırk dokuz, Küba devletinin de yüzde ellibir hissesini paylaştıkları bir oteller bölgesidir. Her yıl Küba’ya akın eden iki milyonu aşkın turistin büyük çoğunluğu burada barındırılıyor. İşin ilginç yanı, yerli halk buraya sadece çalışmak için girebiliyor. Bu otellere değil kalmak için, yerli halk tuvaletine bile sokulmuyor.

Varadero’da Pan Americana alışveriş merkezine gidiyoruz. Olacak gibi değil. Benetton’dan tutun da Adidas’a kadar tüm markaların satıldığı lüks mağazalar var. Burada bulunan eczanenin Avrupa’dakilerden pek farkı yok. İki adet parmak pile dört pound ödedik. Yerli halk buraya da giremiyor. Varadero öyle bir dünya ki inanılacak gibi değil. Bir turisti uçak alanından alıp doğrudan Varadero’ya getirip bir veya iki haftalık tatilden sonra uçak alanından tekrar ülkesine yolcu ederseniz Kübayı cennet olarak niteler. Aslında doğal (tropikal) yapısıyla Küba bir cennettir ama Kübalılar için pek de öyle cennetlik bir durum yok. Küba devleti ile yabancı turizm şirketlerinin ortak malı olan ve yerli halkın ancak çalışmak için girebildiği ve ayda on poundu bulmayan maaşlarla çalıştırıldığı bu belde aslında Küba değildir. Her konuştuğumuz Kübalı da buraların Küba olmadığını ve esas Küba’nın Havana olduğunu söyledi.


Hotel Paradiso
Otelin bahçecilerinden Alvarez ile her sabah konuşuyoruz. Hurma yaprağından yaptığı şapkayı dün Hasan’a hediye etmişti. Bir de benim Ali’ye sipariş edelim dedik, hemen başındaki yeni yaptığı şapkayı bizlere hediye etti. Biz de haftaya doğum günü olan küçük kızına bol bol hediye gönderdik. Halkla konuşmak, onların dünyalarını öğrenmek ve sosyalist bir devletin insanlarına ne verebildiğini görmek heyecanıyla önümüze gelen herkesle konuşmaya çalışıyoruz.

Plaj öylesine, ince bir kum, Hindistan cevizi ağaçlarıyla okyanus arasında uzanıp gidiyor. Küba’da turizmin en yoğun dönemi olan Kasım-Mart dönemi dışında olmamıza rağmen sahilde hatırı sayılır bir kalabalık var. Elinde balık ağı bulunan bir otel çalışanı ağını on metre kadar denize atıyor ve hemen çekiyor. İnanılacak gibi değil, on kadar orta boy balık ağa takılmış. Öğle üzeri plaja kurulan ızgarada bu balıklar her gün pişiriliyor. Gün boyu süren sıcak havada sahilin tadını çıkarmaya çalıştık. Akşama doğru gök gürlemesini bardaktan boşanırcasına bir saatlik bir yağmur izledi. Bir gün sonraki kapalı havada otelde kalarak havuz ve plajda vakit geçirdikten sonra bir gün sonra gideceğimiz güney turunu ayarladık. Gideceğimiz şehirlerden biri de Che Guavera’nın mezarının bulunduğu Santa Clara.

Santa Clara ve Che Guevara
Santa Clara, Villa Clara eyaletinin başkentidir. Cubanın tam orta yerinde yer alan kentin nüfusu 220 bindir. 1689 yılında 175 kişinin yerleşmesiyle oluşan şehrin Küba sosyalist devriminde Batista’nın son kalesi olmasından dolayı önemli bir geçmişe shiptir.
1958 yılında sosyalistler iki kanattan şehri ele geçirmek için saldırır. Bunların birinin başından Ernesto Che Guevara, diğerinin başında da Camilo Cienfuegos vardır. Guevara, Fomento’da Batista’nın garnizonunu ele geçirdikten sonra buldozerle demiryolunu tahrip ederek Batista’nın gönderdiği asker ve malzemeyi de ele geçirdiler. Aynı zamanda Cienfuegos’un birliği, Santa Clara’ya yakın Yaguajay’da askeri garnizonu ele geçirir. 31 Aralık 1958’de birleşmiş olan iki kanadın askeri güçleri Santa Clara’ya saldırır. Artık zafer yakındır. Batista birkaç saat önce Küba’yı terketmiş, askerleri moral olarak yıkılmış ve yenilgiyi kabullenmiştir. Fidel Castro’nun ordusu, askeri alanda başarılı olmuş ve sosyalist devrimi silahla sağlamıştır.

Sabah altı otuzda yola çıkıyoruz. Bu sınırsız güzellikteki yeşil alanların büyük bölümü doğal bitki örtüsüyle kaplı. Muz ve şeker kamışı ekilmiş alanlar çok az. Oysa bu topraklara ekilen tohum yeşerir ve sulamaya hiç gerek olmadan yağan yağmurla gelişir. Muz bahçesi yetiştirmek için nelere katlanırdık ve hava sıcaklığı sıfıra düşünce tüm muz bahçemiz bir anda yok olurdu. Buralarda don olmaz. Ekilen muza da gerekli bakım yapılmıyor. Hindistan cevizi ağaçları bile yer yer göze batıyor. Ekilmiş alanları ve yol kenarlarında otlayan hayvanları koruyan atlı bekçiler var. Yolda rastladığımız konut tiplerinin başında gecekonduları anımsatan tek katlı evler ve pis ve çirkin görünen apartmanlar var. Santa Clara’ya varıyoruz.

Bu büyük meydanda herhalde büyük kalabalık toplanmakta veya kalabalık törenler düzenlenmektedir. Çünkü anıt ve mezarın bulunduğu arka bölüm esas alandan en az yirmi metre daha yüksek yapılmış. Önde büyük alan projektörlerle aydınlatılabiliyor. Biz, mezarın bulunduğu arka bölümdeki yüksek bölüme tırmandık. Che Guevara’ya saygı duruşunda bulunmak için sırayla üniformalı öğrenciler var. Che Guavara müzesinde veya mezarı önünde resim çekmeye izin verilmiyor. Müzeye girip Che’nin hayatı ile ilgili sergilenenleri gördükten sonra hemen bitişikteki mağra şeklinde düzenlenmiş ve Che’nin otuz sekiz arkadaşıyla Bolivya’dan getirilmiş kalıntıları ölümlerinden otuz yıl sonra 1997 yılında bu mağranın duvarına gömüldü. Tümünün duvarda resimleri var. Orta bölümde devamlı yanan bir alev var.

Trinidad
Trinidad, orta Küba’da Sancti Spiritus vilayetine bağlı ve 1988 yılından beri UNESCO Dünya Mirası Sitesi olarak koruma altındadır. 1514 yılında zengin bir toprak ağası olan  Diego Velázquez de Cuéllar tarafından kurulmuş. Kuruluş yıllarında şeker kamışı üretimi yoğun olarak yapılmışsa da bugünlerde ana uğraş dalı tütün üretimidir.
2004 yılı nüfus sayımında belediye sınırlarında 73,466 kişiyi barındırmaktaydı.

Santa Clara’dan sonra yolumuz daha güneydeki Trinidad kasabası. Trinidad, devrim öncesi, şeker kamışı ve köle ticaretinden zengin olmuş tüccarların yaşadığı kasabaymış. Devrimden sonra zenginler evlerini terk edince evlerin çoğu müzeye çevrilmiş. Trinidad’ın tüm yolları taşla örülmüş. Bakımsızlıktan bu değerli evlerin çoğu acınacak durumda. Sokaklarda bir şeyler satmak için dolaşanlar rahat bırakmıyorlar. Her kasabada olduğu gibi burada da turistlere yönelik pazar var. Bu pazarlarda başta ahşap oyma insan ve hayvan figürleri, takılar, giyecek, yağlıboya resim ve Che Guevara ile ilgili her şey mevcuttur.

Yazar Tözer Karafistan’ın “Yüz ellinci yılında İngiltere Türkçe Gazeteleri – 1867 – 2017” kitabını edinmek isteyenler, t[email protected] adresinden sipariş edebilirler. Ederi, posta ücreti dahil £12.00.

Yorumlar (0)
banner28
banner13
12
az bulutlu
Günün Anketi Tümü
Türkiye Cumhuriyeti'nde 14 Mayıs 2023'de yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimini kim kazanır?
Türkiye Cumhuriyeti'nde 14 Mayıs 2023'de yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimini kim kazanır?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 35 96
2. Fenerbahçe 35 90
3. Trabzonspor 35 58
4. Başakşehir 35 55
5. Beşiktaş 35 54
6. Alanyaspor 35 49
7. Kasımpasa 35 49
8. Rizespor 35 49
9. Sivasspor 35 48
10. Antalyaspor 35 45
11. A.Demirspor 35 44
12. Samsunspor 35 42
13. Kayserispor 35 41
14. Ankaragücü 35 39
15. Karagümrük 35 37
16. Konyaspor 35 37
17. Gaziantep FK 35 35
18. Hatayspor 35 34
19. Pendikspor 35 33
20. İstanbulspor 35 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 33 72
2. Göztepe 33 69
3. Sakaryaspor 33 57
4. Bodrumspor 33 56
5. Ahlatçı Çorum FK 33 56
6. Kocaelispor 33 55
7. Bandırmaspor 33 50
8. Boluspor 33 50
9. Gençlerbirliği 33 50
10. Erzurumspor 33 44
11. Manisa FK 33 40
12. Ümraniye 33 40
13. Keçiörengücü 33 39
14. Tuzlaspor 33 37
15. Adanaspor 33 36
16. Şanlıurfaspor 33 35
17. Altay 33 9
18. Giresunspor 33 7
Takımlar O P
1. Arsenal 36 83
2. M.City 35 82
3. Liverpool 36 78
4. Aston Villa 36 67
5. Tottenham 35 60
6. Newcastle 35 56
7. Chelsea 35 54
8. M. United 35 54
9. West Ham United 36 49
10. Bournemouth 36 48
11. Brighton 35 47
12. Wolves 36 46
13. Fulham 36 44
14. Crystal Palace 36 43
15. Everton 36 37
16. Brentford 36 36
17. Nottingham Forest 36 29
18. Luton Town 36 26
19. Burnley 36 24
20. Sheffield United 36 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 34 87
2. Girona 34 74
3. Barcelona 34 73
4. Atletico Madrid 34 67
5. Athletic Bilbao 34 61
6. Real Sociedad 34 54
7. Real Betis 34 52
8. Valencia 34 47
9. Villarreal 34 45
10. Getafe 34 43
11. Deportivo Alaves 34 41
12. Sevilla 34 41
13. Osasuna 34 39
14. Las Palmas 34 37
15. Celta Vigo 34 34
16. Rayo Vallecano 34 34
17. Mallorca 34 32
18. Cadiz 34 26
19. Granada 34 21
20. Almeria 34 17
banner30
banner29
banner5