2020-11-20 18:37:16

Ne söyleyim ben?

Artun Gökşan

GoksanArtun@gmail.com 20 Kasım 2020, 18:37

Lurucinalı olan ve uzun bir dönem Bodamya’da da yaşayan, hayatının son dönemlerini de Akdoğan’da geçiren rahmetli Ali Kali dayının çok meşhur bir sözü vardı: Ne söyleyim ben bu adama?

Ali dayı belli ki, hayatı boyunca başına gelenleri, etrafındaki insanların nerede nasıl davrandıklarını, kafalarının neye basıp basmadığını, neyi nasıl anlayıp anlamadıklarını o kadar iyi çözmüştü ki, artık nefes tüketip de aynı şeyleri anlatmak istemiyordu. Toplumumuzun hallerinden usanmış bıkmış olduğu belliydi.

Ne zaman bir yerde tartışma yapılsa, bulunduğu yerde insanlar herhangi bir konuyu enine boyuna ele alsa, Ali dayı durumu çoğu zaman kendi köşesinden sessizce izlerdi. Orada bulunanlardan birisi Ali dayıya, “Sen ne den Ali dayı bu işe?” diye sorsa, Ali dayının klasik cevabı hazırdı: Ne söyleyim şimdi ben bu adama?

Dünyada öyle can sıkıcı olaylar yaşanıyor ki bugünlerde! İnsanın ne televizyona, ne internete, ne de gazetelere bakmak geliyor içinden. Hiç bakmasan gönlün rahat, huzurlu olacak ama! Olmuyor İşte!

Can sıkıcı olaylar ister istemez insanın gündemine giriveriyor. 

Tüm verilere, yapılan seçim itirazlarının mahkemelerce suratına tokat gibi vurulmasına rağmen, Donald Trump’ın Amerika’daki seçim sonuçlarını kabul etmemesi gibi.

İngiltere İşçi Partisi’nin eski başkanı Jeremy Corbyn’i bir haftalığına partiden uzaklaştırması, sonra geri kabul etmesi, ama ona milletvekilliği görevlerini yaptırmamak ve yeniden adaylığının engellenmek istenmesi gibi.

İngiliz İçişleri Bakanı Priti Patel’in bakanlıkta çalıştığı insanlara karşı sergilediği ‘aşağılayıcı ve kabul edilmez sert tepkileri’ bir raporla kanıtlanmışken, Başbakan Johnson’un bunu reddetmesi, Patel’in istifa etmesi gerekirken, bizzat Johnson tarafından soruşturmayı yapmakla görevlendirilen memurun istifa etmek zorunda bırakılması gibi.

İngiliz hükümetinin Covid-19 ile mücadele çerçevesinde girdiği maske ve diğer korunma malzemeleriyle ilgili ihalelerde ortaya çıkan milyarlarca poundluk yolsuzluk iddiaları gibi.

Ve daha neler neler! Yaşadığımız dünyanın her köşesinde buna benzer can sıkıcı olaylar aldı başını gidiyor.

Ama Türkiye ile Kuzey Kıbrıs’ı bunların dışında tutmak gerek! Buralarda yaşananlar çünkü, artık can sıkıcı olmaktan çok uzaktır. Can sıka sıka artık sıkılacak birşey kalmamıştır çünkü.

En üst düzey sorumlulardan en alttaki vatandaşa kadar artık herşey ‘zıvanadan çıkmıştır’. Verilen demeçleri, yapılan açıklamaları duydukça rahmetli Ali dayıya hak vermemek imkansız hale geliyor.

Bizler de artık Ali dayı gibi köşeciğimizden durumları seyretmek ve kendi kendimize iç çekmekten, hayıflanmaktan başka birşey yapmama noktasına doğru hızla sürükleniyoruz.

Birisi birşey mi soruyor?

Ne söyleyim ki ben bunca adama?

Yorumlar (1)

Şengül 3 Yıl Önce

Söylenecek çok var. mesela kibris durumu için döner dolaşırım ve Avrupa birliği Kıbrıs'ı federal çözüm olmadan Avrupa birliğine almasıydı Kıbrıslı Türkler için bugünkü durumlar oluşamayacaktī. Onun için Avrupa birliği Kıbrıslı Türk yurttaşları için mesuliyet alması lazim. Bu mesuliyet da bence Türkiye'yi Avrupa birliğine almasi lazım ki Kıbrıs'ta federal çözüm oluşabilsin. Ama olmaz denilebilir çünkü Türkiye insan haklarına büyük haksızlıklar yapti ve yapıyor. Doğru ve bunun giderilmesi ve önlemlenmesi için Avrupa birliği ciddi kafa yormasi lazım İngilizcesi 'serious diverse thinking' Türkiye'yi Avrupa birliğine alsın ve ortalık dengelsin hem kibris, hem Akdeniz hem Avrupa hem Türk Yunan hem da dünya. Ve eminim böyle bir dengeleme, biz büyük Britanyalılara bile hani artık Avrupa birliğinden çıkıyoruk iyi gelecek.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.