Trump değil Tramp!
Amerika Birleşik Devletleri başkanı Donald Trump, dünyanın en tehlikeli manyakları arasında en üst sırada yer aldığını, görev süresinin dolmasına bir hafta kala tereddüte yer bırakmayacak şekilde kanıtladı.
Soyadının Trump değil, aslında ‘Tramp’ olması gerektiğini, görev süresinin dolmasına bir hafta kala etrafına topladığı, ezici çoğunluğu sokak serserilerinden oluşan kalabalığa, bir sokak serserisi gibi emirler yağdırarak ispat etti.
Aklı başında hiçbir insanın yapmayacağı, aklı başında hiçbir insanın kulak asmayacağı, destek vermeyeceği söylemlerle tam bir sokak serserisi, yani bir ‘Tramp’ olduğunu gösterdi.
Görev süresinin dolmak üzere olduğu günlerde dahi, seçimleri kaybettiği gerçeğini bir türlü hazmedemeyen Trump, Başkanlık görevini yürüttüğü dört yıl boyunca sergilediği saçmalıkları, manyakça davranış ve söylemlerini son haftasında doruğa çıkardı.
Aşırı fanatik taraftarlarını başkentte toplayarak, onları resmen kışkırttı, resmi genel seçim sonuçlarını onaylamak için toplanan Capitol binasını işgal etmeye çağırdı. Onları resmen kışkırttı, seçimlerin sahte işlemlerle kendisinden çalındığını iddia etti.
Daha neler yapmadı ki? Hepsini buraya sıralamaya gerek yok. Birçoğunu zaten biliyorsunuz.
Şimdi sormak gerekir? Böyle şeylere tenezzül eden, kendi kendini ‘beş paralık’ eden bir insan nasıl bir kişiliğe sahip? Kendi söyledikleri dışında hiçbir şeyi doğru görmeyen, yenilgiyi kesinlikle hazmedemeyen, eleştiri kabul etmeyen, karşısındakileri aşağılayan, azarlayan bir ‘insan’, gerçekten insan olabilir mi?
Bu tür kişiliklerin zihinsel olarak kesinlikle sağlıklı bir kafa yapısına sahip olmadıkları kesindir. Sağlıklı olmayan düşünce yapılarına bir de egoistlik eklendi mi, ortaya diktatörden de öte, “estiği estik, kestiği kestik” bir tip çıkar.
Bu tiplerden bizde de çok var. Donald Trump, Amerika’nın en zenginlerinden biri olduğundan, parasını ve ününü kullanarak başkanlığa kadar yükseldi, para ile elde ettiği gücü her alanda kullanabileceğini ve her şeyi bu para gücü ile kontrol altına alabileceğini sandı.
Bizde de benzeri durumlar yok mu? Para ve devlet olanakları kullanılarak her şeyin yapılabileceği, demokratik süreçlere müdahale edilebileceği ‘yanılgısı’ hakim değil mi? İpleri eline alan, gemiyi istediği yöne doğru yönlendirmeye çalışmıyor mu?
Şimdi de, 20 Ocak 2021’de yapılacak ve yeni Başkan Joe Biden’in başkanlığı teslim alacağı ‘devir teslim’ törenine katılmayacağını açıkladı. Onun düzeyine inerek ona cevap vermek gerekirse “Cehenneme gadar yolun var”dan başka birşey denebilir mi? Sanırım bu cevap bile onun düzeyinin kat kat üzerinde yer alır. Ama olsun, birçok insan gibi benim de çirkefe bulaşmaya niyetim yok.
Çirkefe bulaşmadan da ama, bu tip insanlar hakettikleri yere ‘oturtulmalı’ diye düşünüyorum. Sonuçta böyle davranışların, insan haklarına, demokrasiye ve en basiti ‘mantıklı söylemlere’ önem vermeyen her despotun, her diktatörün, her tahammülsüzün, her sokak serserisinin sonu bellidir.
Ancak bunların sonunu kendi oluruna bırakmamak gerekir. Bu ve bunun gibi diktatör, kendini beğenmiş, insanlara, toplumlara yukarıdan bakan, aşağılayıcı tavırlar takınan herkese haddini bildirmek gerekir.
Normal şartlarda Trump’ın yargılanması ve mahkum edilmesi, zindana atılması gerekir. Ancak Amerikan sisteminin bunu yapacağına inanmak zor. Dört yıl boyunca sadece Amerika’yı değil, dünyayı darmadağın eden bu ‘hasta’, maalesef normal yaşamını sürdürecek ve o kokuşmuş açıklamaları ile ırkçı, faşist düşünce ve çevreleri kışkırtmaya devam edecek.
İnsanlığın silkinip kendisine gelmesi gerekiyor. Özellikle son yıllarda dünyanın her tarafında iktidarı ele geçiren bu gibi insanların varlığı, dünyamızı da giderek tehlikeli ve yaşanılası bir yer olmaktan uzaklaştırıyor.
Bunların dünyanın başına bela kesilmesi biraz da bizim suçumuz elbette. Böyle insanlara geçit verdiğimiz, onları başımıza getirdiğimiz için. Bu tavrımızdan ne zaman vazgeçip doğru yolu bulur, hakettiğimiz yönetimleri işbaşına getiririz, işte o zaman ileriye doğru adım atar, daha güzel bir dünyada yaşamayı hak ederiz.