2020-11-02 16:50:57

Samimiyet ve dürüstlük

Artun Gökşan

GoksanArtun@gmail.com 02 Kasım 2020, 16:50

Konuları çarpıtmada ve ille de kendimizi haklı göstermeye çalışmada ustayız. Beğenmediğimiz bir eleştiri karşısında hemen savunmaya geçer, ezberimizi bozmaya çalışanlara karşı acımasız, saldırgan ve kibirli olmayı yeğleriz.

Hiç geri çekilip bir an düşünmeyi, söylenenleri analiz etmeyi, kendimizi diğer tarafın yerine koyup olaya farklı açıdan, en önemlisi de ‘karşı’ tarafın açısından bakmayı çoğu zaman denemeyiz bile. Bizi eleştiren her zaman ‘kötü niyetlidir’, ‘para yemiştir’ ve ‘arkasında mutlaka birileri vardır’ deyip işin içinden çıkmaya çalışırız.

Her nasılsa, bizden başka kendi başına düşünüp hareket edebilen başka birisi yoktur. Hele de bizi, hiç alışık olmadığımız bir konuda eleştirmiş, bugüne kadar üzerine yaslanıp hayat bulduğumuz ‘değerlerimizi sarsacak’ bir noktadan vurmuşsa, onu ‘ezmenin, aşağılamanın, küçük düşürmenin’ yollarını arayıp bulur, büyük bir şakşakçılar korosu eşliğinde zafer naraları atmaya başlarız.

Ona tarih, edebiyat, sosyoloji dersi verir, her konuda ondan üstün olduğumuzu göstermeye çalışırız. Yaptığı eleştirinin haksız olduğunu kanıtlamak için çırpınır, kitaplar dolusu bilgiyi önüne yığar, bizim bildiklerimizi bilmediğini ispat etmek için canımızı yeriz.

***

Oysa bunlara ne gerek var? Sorumluluk sahibi, aydın olduğunu düşünen, toplumsal fayda ve ileriye doğru yol almaya çalışan bir insan bunu yapar mı? Bu şekilde davranma gereği duyar mı? Bence hiç duymaz, duymamalı.

Tam tersine, kendisine yöneltilen eleştirileri akıllı ve uygun bir dille yanıtlar, gerçekçi bir yaklaşımla ele alır, eleştiri ve bu eleştirinin yol açtığı tartışmanın toplumsal bir faydaya dönüşmesini sağlar, seviyesiz tartışmaları tetikleyecek, eleştiri yapanları hedef gösterecek eğilimler içerisine girip ‘stereotipler’ yaratma tuzağına düşmez.

Demokrasiye inanan, demokratik düşünme yetisine sahip bir kişi asla bunu yapmaz. Karşısındakinin eleştirisinde haksız olduğunu bilse bile, bu şekilde saldırganlaşmaz, seviyeyi düşürmez, etrafındaki şakşakçıları da ‘belden aşağıya vurmaya’, ‘düzeysiz, çirkin, aşağılık’ yorumlar yapmaya teşvik etmez. Yapmaya yeltenenleri en azından uyarır, sorumlu bir birey olduğunu gösterir.

Hepimiz de insanız. Hepimiz de eleştirilince duygusallaşırız. Anlık tepki göstermek doğallığımızda vardır. Ancak eğer toplumsal hiyerarşi içerisinde belli bir noktada, sorumluluk sahibi bir bireysek, kendimizi ‘kontrol’ etmek zorundayız. Bilgi birikimimizi, deneyimlerimizi kullanarak, görev ve sorumluluklarımızın bilincinde hareket etmek ve hayata pozitif katkı yapmakla yükümlüyüz. Hele de kendimizi bu toplumun aydın bir bireyi olarak addediyorsak.

Egomuza yenilip, bizden başka kimsenin kendi aklını kullanamayacağı histerisine kapılır, karşımızdakine olmayacak yakıştırmalar yapar, onu aşağılamaya, küçük düşürmeye çalışarak “zafer” kazanacağımız yanılgısına kapılırsak, artık sağlıklı düşünme kabiliyetini yitirir, bundan zarar görmeye ve zarar vermeye başlarız.

Öğrenmenin yaşı yoktur. İnsan hergün yeni birşey öğrenir. Dün bilmediğimiz, ama bugün öğrenip de, ‘Vay be, demek ki bu da böyleymiş’ dediğimiz çok şeyler vardır. Bugün bilmediğimiz ve yarın bilgimize gelecek olan konular vardır.

Birbirimizden öğrenecek çok şeyimiz vardır. Kimse kimseden üstün değildir. Herkesin yaşadığı deneyimler farklıdır. Herkesin dünyaya bir bakış açısı vardır. EMPATİ yapmak, diğer tarafı anlamaya çalışmak ve bunu yaparken de samimi davranmak önemlidir. Samimiyet ve dürüstlüğün yanında, doğanın bize atfettiği “iki kulak bir ağız” lütfunu da, doğru orantılı kullanmak son derece önemlidir.

Yorumlar (1)

aylin 3 Yıl Önce

ne kadar haklısınız

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.