2021-07-30 21:00:00

En Sık Yaptığımız 5 Düşünce Hatası

Reyhan Algül

reyhanalgul@gmail.com 30 Temmuz 2021, 21:00

Bugün biraz düşünce hatalarımız üzerine konuşmak istiyorum.

Zihnimiz; bütün yaşadıklarımızı, algıladıklarımızı değerlendirmekten sorumludur. Fakat bazen bu değerlendirmeleri doğru şekillerde yapamaz. Bilginin hatalı işlenmesi sonucunda ortaya çıkan duruma uygun olmayan ve kişiye sıkıntı veren düşüncelere “düşüne hataları” adı verilmektedir. Aslında düşünce hatalarını hepimiz belli ölçülerde yaparız. Ancak fazla ve sık olması halinde hayatla ve diğer insanlarla ilişkilerimizi bozar. Düşünce hataları kalıcı hale geldiğinde, kişi için bir hayata bakış açısı haline gelir. Hatta bazı durumlarda bir kişinin karakteri sandığımız şey aslında onun düşünce hatalarından ibaret olabilir.

Depresyon, anksiyete gibi birçok psikolojik sıkıntının temelinde bu düşünce hatalarının olduğu görülmektedir. İşlevsel olmayan bu düşünceler kişi için hayatı zorlaştırır ve psikolojik dayanıklılığını azaltır. Bu durum da birçok psikolojik rahatsızlık için uygun bir zemin yaratır. Düşünce hataları genellikle birden fazla olarak bir arada bulunurlar.

Peki sizde bunlardan hangileri var?

  1. Düşünce Okuyuculuğu: Başkalarının nasıl düşündüğünü bildiğini varsaymaktır. Bu varsayımın en sık görülen şekli genellikle başkalarının sizin hakkınızda olumsuz düşündüğüne inanmaktır.” Beni sinir etmek için ya da mahsus yaptı yaptı” gibi cümleler başkalarının zihnini okuma yanılgısının en tipik örneğidir. Karşındakinin zihnini yani ne düşündüğünün biliyor sanma, soru sorma ihtiyacını ortadan kaldırır. Soru sormadığınız için aslında bazı şeylerin iç yüzünü öğrenme şansını da kaçırırsınız. İletişimsizliği arttırır.
    Bu durumun bir diğer boyutu da başkalarının sizin ne düşündüğünüzü anlamaları gerektiğine inanmaktır. “Beni nasıl anlamaz”, “Ne demek istediğimi anlamalıydı” gibi yargılarla karşı taraftan da bir düşünce okuyuculuğu beklenir. Bu durum da ilişkilerde kırılıp incinmelere yol açar.
  2. “Benim Yüzümden” (Kişiselleştirme): Her kötü şeyin ve olayın sebebinin kendiniz olduğuna inanmanızdır. Bu da genel olarak suçluluk ve üzüntü yaratır. Yeterince iyi olmadığınızı, bir şeyleri beceremeyeceğinizi, sevilmediğinizi ve bir şeyleri hak etmediğinizi düşünür ve inanırsınız. Bazen bazı şeylerin olması sizinle ilgili değildir, olması gerektiği için olurlar ama bundan mutlaka kendinize pay çıkartırsınız.
  3. “Onların Yüzünden” (Başkalarını suçlama): Başınıza gelen kötü olaylar ve problemlerin kaynağı olarak başkalarını görürüsünüz. Onlar yüzünden veya onlar sebep olduğu için tüm bunlar yaşanmaktadır. Bu da sinirli ve agresif olmaya yol açar. Ayrıca bu şekiller de ortaya çıkmasa bile küskünlük ve kırgınlık şeklinde kendini gösterir. Bu durum hayata bakış açınıza da yansıyabilir. Hayatın size hep zulmettiğine inanır, kendinizi de kurban gibi hissedersiniz.
  4. Felaketleştirme: Belirli bir durumun en kötü sonucunu düşünmektir. Bir hayli yaygın bir düşünce hatasıdır. Genel olarak olayların kötü tarafından bakma eğiliminiz vardır. Buna en kötü sonuca odaklanma da eşlik eder. Düşünceleriniz raydan çıkmış bir tren gibi hareket eder. Tehdit olarak gördüğünüz şey sizin için gittikçe daha büyük ve zor hale gelir. En kötü yanı da problemlerle başa çıkmak için kendi kişisel gücünüzü küçümsersiniz ve üstesinden gelebileceğiniz bir şey karşısında kendinizi güçsüzleştirirsiniz.
  5. Çaresizlik: Olumsuz bir olayın tüm hayatınız etkileyeceğini inanırsınız. Kötü olaylar sanki kalıcıymış gibi düşünürsünüz. Bundan sonra bir şey düzelmeyeceği gibi hep kötüye de gidecektir. Bu kabul hali peşinden vazgeçmişliği de getirir. Zaten çözüm için enerjinizde kalmaz. Umutsuzluk ve çaresizlik hisseleri içinde yaşarsınız.

Bu yukarıdaki listenin değişmesi için en çok gereken şey “farkındalık” halidir. Öncelikle hangilerini yapıyorum? Bunları nerede, ne zaman ve kimlere karşı yapıyorum? sorularının cevapları bize bu farkındalığı başlatmak da yardımcı olur. Bundan sonraki basamak ise bunları azaltmaya karar vermek. Bunlardan elde ettiğimiz kazançlar var ise onları da bırakmaya gönüllü olmak gerekiyor. Bakış açımız her zaman değiştirebileceğimiz ya da dönüştürebileceğimiz bir şeydir. Gelişmek isteyen her zaman gelişir. “Ben böyleyim, değişemem” diyen de bir gün bir yerlerde mutlaka kaybeder. “Düşüncelerimi nasıl geliştirebilirim” sorusunun cevaplarını aramakla başlamak iyi bir yoldur. Buradaki en önemli şey kendi isteğiniz ve gelişim arzunuz. Ayrıca yoga, meditasyon gibi bedensel pratikler ve doğaya dönüş gibi etkinliklerde yararlanabilirsiniz.

Düşünce hataları bazen o kadar yerleşik hale gelmiştir ki, bunları tek başımıza fark etmek ve değiştirmek zor olabilir; o durumlarda da hayat kalitenizin artması için psikolojik bir destek almak faydalı bir seçenek olacaktır.

Uzman Klinik Psikolog Reyhan Algül

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.