2021-04-23 00:00:00

Hacıyatmaz ve Psikolojik Dayanıklılık

Reyhan Algül

reyhanalgul@gmail.com 23 Nisan 2021, 00:00

Küçükken hacıyatmaz şeklinde bir tavşanım vardı. Onu, sürekli bir o yana, bir bu yana yatırmaya uğraşırdım ama bir türlü yatmazdı. Tam yatacakken tekrar doğrulurdu. Uzun zaman sonra psikolojik dayanıklılığı en iyi anlatan metaforlardan biri olarak hacıyatmazları görünce gerçekten şaşırmıştım. Unutup gittiğim hacıyatmaz tavşanımın ne kadar değerli bir hayat dersi göstermiş olduğunu, kalbimdeki hoş duygularla anıyorum. Psikolojik dayanıklılık yani resilience dediğimiz kavram, hacıyatmaz gibi devrilip devrilip düşmeden ayağa kalkabilme becerisidir. Sözcüğünün kökeni Latince ‘resili’ kelimesinden gelir ve bir maddenin elastik olup eski haline dönebilmesidir. Zorlu yaşam deneyimleri karşısında düşüncelerimizi, duygularımızı, davranışlarımızı yönetebilme ve o zorluklarla başa çıkıp eski halimize dönebilmemizdir. Son zamanlarda, sadece eski halimize dönebilmek değil, bu yaşadığımız zorluktan bir “büyüme, olgunlaşma” elde edebilmemiz de tanıma ekleniyor. Psikolojik dayanıklılık, yılmazlık, psikolojik esneklik gibi çok çeşitli isimlerde Türkçeleştirilmeye çalışılmaktadır. Ben, ‘psikolojik dayanıklılık’ olarak kullanmayı tercih ediyorum.

Hepimiz benzer şeyler yaşamamıza rağmen bazı insanların psikolojik açıdan daha dayanıklı olduklarını biliyoruz. Yapılan çalışmalar bize psikolojik dayanıklılığın bazı karakter özellikleri ve tutumlarla ilişkili olduğunu göstermiştir. Peki, nedir bu resilient yani dayanıklı insanların özellikleri?

  • Zeka: Dayanıklı insanların hem entelektüel, hem de duygusal zekalarının daha yüksek olduğunu biliniyor. Özellikle duygusal zekâ yüksekliği kişiyi zorluklarla daha iyi başa çıkabilir hale getiriyor.
  • Kendini sakinleştirme: Bu insanlar huzursuzluk, öfke, panik gibi duyguları hissetseler de kendilerini sakinleştirebiliyorlar. Başka bir insandan bunu beklemeden kendilerini yatıştırabiliyorlar.
  • Özfarkındalık: Kendini tanımış ve anlamış olma halidir. Bu insanlar güçlü taraflarını, zayıf taraflarını biliyorlar, kendi iç dünyasının farkındalar ve kendilerini tanıyorlar.
  • İyimserlik: Bu insanlar iyimser bir bakış açıları var. Zor şeyler yaşasalar da her şeyin değişebileceğine, düzebileceğine inanıyorlar.
  • Çözüm odaklı düşünme: Zorluklara, sorunlara takılı kalmak yerine çözüm arayışı içinde oluyorlar. Sorunu görmezden gelmek değil onların farkında olup nasıl çözülebilir, ne yapılabilir bunun peşindeler.
  • Değişime açıklık ve uyum: Değişimlere direnmek yerine anlıyorlar ve değişmek için kendilerine izin veriyorlar. Uyum sağlama kapasiteleri yüksek olduğu için katı fikirlere tutunmuyorlar.

Evet bazıları buna daha yatkın ama psikolojik dayanıklılıkla ilgili en güzel haber sonradan öğrenilebilmesi. Yani her zaman öğrenip geliştirebileceğimiz bir kaynağımız. Psikolojik dayanıklılık becerisini geliştirmek bizlere karşılaştığımız zor durumları daha rahat yönetebilme becerisi sağlar. Bu beceri sayesinde stres kaynaklarına karşı daha etkin baş etme stratejileri geliştirebiliriz. Kendimizi bazen çok güçsüz ve çaresiz hissetsek de aslında hepimiz sandığımızdan daha güçlü ve dayanıklıyız.

Psikolojik dayanıklılığı arttırmak için şu sorular ve onlara vereceğiniz cevaplar işinize yarayabilir:

  • Dayanıklılığımı arttırmak için hangi verilere sahibim? (Sorunu çözerken ya da bir zorlukla başa çıkarken bana neler yardımcı olur?)
  • Dayanıklılığımı arttırmak için hangi kişisel özelliklerimden faydalanabilirim?
  • Geçmişte yaşadığım bir zorlukla nasıl başa çıkmıştım?

Ebeveynlerin de çocukların psikolojik dayanıklılığının gelişmesi için yardımcı olmaları gerekiyor. Psikolojik dayanıklılığı küçük yaşlardan itibaren geliştirmek çocuklar için hayat boyu koruyucu bir faktör haline geliyor. Yetişkin olduklarında da zorluklarla daha iyi başa çıkabilir oluyorlar. Bunu sağlayabilmek için çocuklara yaşlarına uygun sorumluluk vererek otonomi kazanmalarını sağlamak, duygularını ifade etmeleri için yüreklendirmek ve zorlukları çözülebilir durumlar olarak görmeyi öğretmek önerilmektedir.

Kaynağını bilmediğim ama çok sevdiğim bir hikaye ile yazımı noktalıyorum.

Bir baba ve kızı dertleşiyormuş. Kız, babasına çok sıkıntı çektiğinden sorunlarla baş edemediğinden bahsetmiş. Ünlü bir aşçı olan baba kızını mutfağa götürmüş. Ocağa üç tane eşit büyüklükte kap ve üçüne de eşit miktarda su koymuş. Birinci kaba bir havuç, ikincisine bir yumurta diğerine de kahve çekirdeği koymuş üçünü de 20 dakika pişirmiş. Daha sonra haşlanmış havucu alıp bir tabağa koymuş, pişmiş yumurtayı da ikinci tabağa. Kahveyi de fincana doldurduktan sonra kızına dönerek,
- Söyle bakalım ne görüyorsun diye sormuş.
Kız:
-Kahve, havuç ve yumurta ama bunları neden bana gösteriyorsun? demiş.
Baba:
-Gördüklerinin hepsi aynı sıcaklıkta pişti. Havuç ilk başta sertti, güçlüydü ama kaynatılınca yumuşadı, güçsüzleşti. Yumurta çok kırılgandı ama kaynatılınca içi sertleşti hatta katılaştı. Çekirdekler de sertti fakat kaynatılınca ne oldu? Suyu eşsiz tatta bir kahveye çevirdi. Şimdi söyle bakalım kızım sen hangisisin? Yaşadığın zorluklar karşısında havuç gibi yumuşayıp ezilecek misin? Yumurta gibi kalbini mi katılaştıracaksın? Yoksa kahve çekirdekleri gibi başına gelen her olayın seni olgunlaştırmasına ve hayatına ayrı bir tat katmasına izin mi vereceksin?

Psikolojik dayanıklılığımıza inandığımız ve geliştirdiğimiz zamanlar diliyorum…

Uzman Klinik Psikolog Reyhan Algül

Yorumlar (2)

Hulya Yurtbil Donald 3 Yıl Önce

Yine muhtesem bir Reyhan Algul yazisi.Keske herkes okusa ve faydalansa.Yazilariniz hayatimiza yon verip , bizi rahatlatiyor.Zorluklarla basa cikmamizi kolaylastiriyor.Cok tesekkur eder, basarilarinizin devamini dilerim.

Pürlen Karakuş 3 Yıl Önce

Harika bir metin

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.