2020-12-09 20:10:00

İçimizdeki Sahtekâr: İmpostor Sendromu

Reyhan Algül

reyhanalgul@gmail.com 09 Aralık 2020, 20:10

* “Kim olsa başarırdı”

* “Sadece şanslıydım”

* “Bulunduğum yeri hak etmiyorum”

* “Bir gün foyam ortaya çıkacak”

Bu gibi düşünceler sık sık aklınızdan geçiyor mu? Cevabınız evetse siz de İmpostor Sendromu yaşıyor olabilirsiniz.

Yakın zamanda, mükemmeliyetçilik üzerine yaptığım bir atölye çalışmasında katılımcılara, konunun bir parçası olarak İmpostor Sendromu’ndan bahsettim. Atölyeden sonra pek çok kişi “ben de böyle düşünüyorum ya da hissediyorum” dedi. Adını bilmeseniz de, sahtekarmış gibi hissetme, kendini başarısız görme, asla yeterli olamayacağına inanma sizin için de tanıdık olabilir.

İmpostor Sendromu; kişinin kendi başarılarını, yetkinliklerini ve zekasını gerçekte olduğundan daha değersiz görmesi, bunlardan şüphe etmesi ve bir gün foyasının ortaya çıkacağından duyduğu içselleştirilmiş bir korkudur. Böyle kişiler ne kadar başarılı olurlarsa olsunlar içlerini “ben bir sahtekârım” hissi kemirir. Bunun başkaları tarafından da er ya da geç anlaşılacağına inanırlar. Bu stres ve korku ile kendilerini izole ederler ve önlerine çıkan bazı fırsatları kaçırırlar. Bazıları depresif bir hale gelebilirler. Hatta kariyerlerini bırakanlar bile olmaktadır.

İmpostor Sendromu olan kişilerin bir kısmı kendilerini başkalarıyla kıyaslarlar ve bu yüzden acı çekerler. Kendilerini başarılı bulmadıkları gibi elde ettiklerini şansa ya da kendileri dışında gelişen faktörlere bağlarlar. Başarısızlıklarını, başarılarından çok daha fazla düşünürler. Çoğu zaman “daha fazlasını istemeye” hakları olmadığını düşünürler. Bu sendrom gizli ya da açık bir self sabotajcı haline gelir ve kişiyi aşağıya çeker.

Kadınlarda daha yaygın olduğu düşünülse de son çalışmalar, cinsiyetten bağımsız olarak her üç kişiden birinde görüldüğünü söylüyor. Bu sendromu yaşayanların ortak özellikleri ise yetenekli, çalışkan, iyi eğitim almış, başarılı, takdir gören kişiler olmalarıdır. Mükemmeliyetçilik, yüksek beklentili aileler tarafından yetiştirilme, düşük özgüven, kaygılar İmpostor Sendromu’na yol açan faktörlerdir.

İddialara göre Einstein da bu hisleri yaşıyordu. Söylemiş olduğu “Kendimi üçkağıtçı olarak görmekten alıkoyamıyorum” cümlesi de buna kanıt olarak gösteriliyor. Yazar Maya Angelou’nun bir itirafı da onun bu sendromdan muzdarip olduğuna işaret ediyor. Angelou, “11 kitap yazdım ve her seferinde ‘şimdi beni fark edecekler, herkesle oynadım, bu kez her şey ortaya çıkacak” diyerek aslında yaşadığı durumu özetlemiş. Son yıllarda birçok ünlü ve başarılı insan bu sendromu yaşadığını medya ve kamuoyu ile paylaşıyor. Bu da bizim için başarıları tescil edilmiş olanların bile bir şüphe hali içinde olduklarının kanıtı. Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Arden de bu sendromu yakından tanıyanlardan. Bir lider olarak çok başarılı bulunmasına rağmen zaman zaman kendini başarısız ve yetersiz hissettiğini söyleyerek “Böyle hissetseniz de yine de devam edin, bırakmayın” diyerek güçlü bir mesaj veriyor.

Peki içimizdeki bu sabotajcıyla, bize sahtekâr gibi hissettiren bu sendromla nasıl başa çıkabiliriz?

Genelde utanılıp konuşulmadığı için bu durumu yakın gördüğünüz insanlarla paylaşmanız, önerilerin başında geliyor. Bu sendromun kaynağı olan mükemmeliyetçilikle ilgili bilinçli bir şekilde düşünmek gerekiyor. Mükemmellik yerine “yeterince iyi”yi hedeflemek, başarıları hatırlamak, herkesin zaman zaman bunu yaşadığını bilmek ve başa çıkmakta zorlanıyorsanız da bir uzmandan yardım almakta fayda var. Arden’in işaret ettiği gibi bu sendromun sizi bir şekilde felç etmesine izin vermeden üretmeye, çalışmaya ve yapmaya devam edin.

Sahtekâr olmadığınızı kabullendiğiniz zamanlar diliyorum.

Uzman Klinik Psikolog Reyhan Algül

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.